Başka bir ağacın çiçeklerini açmaz ki badem.

Badem çiçeği açan bir kiraz ağacı görülmüş değildir ve zaten her bir erik ağacının çiçekleri de kendine özgüdür.

Sarman kedilerin tümünü de aynı sarmanlıkta görüyor olduğunuzu bilse kediler miyav miyav gülerlerdi halinize.

Kumrular var evimin etrafında ve her kumru kendi özgün sesi ile ötüyor.

Diken yapraklı ağaçlar ya da iğne yapraklı ağaçlar deyip geçer ders kitapları ve öğretmenler ama fakat ne bir çam diğer çamın aynısıdır ne de çamdaki milyar iğne yaprak yek diğeri ile aynı iğnedir.

Seri üretim değildir hayat.

Yoktur bir balık ki bir başka balığın yüzgeçleri ile yüzsün ve ne serçeler ne de kartallar başka serçenin, başka bir kartalın kanatları ile uçsun.

Görülmüş müdür bir Ali ki, bir başka Ali’nin gözleri ile görsün Ayşe’sini.

Her Ali başkadır, her Ayşe de öyle. İkizler bile farklıdır tek yumurta ikizi olsalar da.

Ali’nin gözleri kendi Ayşe’sini güzel görür ve diğer Ayşe de güzel görünmek için kendi Ali’sini bekler.

Var mıdır bir insan ki başkasının elleri ile tutsun.

Duydunuz mu başkasının kulakları ile duyan birini, kendi ayakları ile yürür insan. Başka birinin ayakları ile şuradan buraya gidemezsiniz.

Yürümek kendi ayaklarınız ile mümkün ve tutmak kendi ellerinizle, kendi gözleri ile görür canlılar.

Her bir şey bu kadar kendine özgü iken,  niye bir başkasının sözleri ile konuşmaya özeniyor insanlar.

Kendi kafanızda ölçüp tartmadığınız hiçbir düşünce sizin olamaz ve dikkatle kulak kabartın, gözlerinizi dört açın, başka birinin düşüncelerini yazan ya da söyleyen bir birey anında ele verir yetersizliğini hatta kendine bile yetmezliğini yetemezliğini.

Ancak ve yalnız sizin olan düşünceler düşünce makamını hak eder, başkasının düşüncelerini seslendirmeyi papağanlar yapar.

Papağan mısınız.

Kendi sesinizle söyleyin kendi sözünüzü.