KKTC’de bulunan eski kiliselere ve dolayısı ile Kuzey Kıbrıs’a sahip çıkmak için Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi oldukça sistematik bir çalışma yürütüyor.
Rum Ortodoks Kilisesi’nin sistematik çalışması içerinde bazı çevrelerin hassasiyetine hitap ederek yaklaşma önemli bir yer tutmaktadır.
Onları yumuşatmaya yeten sihirli sözcük “barış”ı fısıldayarak yaklaşan Rum Kilisesi ve papazları, niyetlerini uydurdukları kılıf altında pazarlama çabasını ileri noktalara taşımaktadırlar.
Ne yazık ki sadece fısıldanan barış kelimesinin albenisine kapılanlar papazlara çabalarını daha da ileri götürmek için gerekli zemini hazırlayabilmişlerdir.
İşte, barış kelimesinin sihrine kapılanların yumuşayarak sundukları olanaklar sayesinde bugün papazların iştahı hayli açılmıştır.
KKTC’de eskiden kilise, manastır olan yerleri hiç arlanmadan ve hiç bir çekince duymadan alenen talep etmeye başlamışlardır.
Papazlar taleplerini öyle rahatlıkla söylüyorlar ki sanki de buna mecburmuşuz ve de bu en doğal hakları imiş gibi davranmaya başlamışlardır.

*

Kilise önceleri Papazların ve kilisenin barışsever olduğu, diyalog, dostluk, yumuşama istediği izlenimi vermeye yönelik yayınlar yapılmasına önayak oldu.
Sonra, “yumuşamaya katkı sağlar” denilerek, KKTC’de eski kiliseler ve müze olan yerler dahi peşi sıra ibadete açıldı.
Zemini hazırlamaya yönelik bu kadar girişimden sonra papazların iştahı hayli kabardı.
Ve olanca pervasızlıkla saldırmaya başladılar.

*

Rum ortodoks kilisesi, eskiden kilise olan yerlerin sürekli ibadete açılmasını istemeye başladı.
Eskiden kilise, manastır olan yerlerin bakım-onarımının yapılmasını talep ettiler.
Karpaz bölgesine yeni ilave papaz atanmasını gündeme getirdiler. Burayı yeni metropilitlik bölgesi ilan etmeye yöneldiler.
KKTC’de eskiden kilise ve manastır olan yerlerin bakım-onarımı taleplerini Avrupa’ya taşıdılar.
Bunlar sözde barışsever olarak gösterilmeye çalışılan ve Türklerle yakınlaşma, dostluk, istediği söylenenlerin girişimleri idi.
Ancak papazların KKTC üzerindeki düşünceleri bu kadarla sınırlı değildi.
1960’da kurulan ve 1963’te yıkılan Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde dahi ibadet etmedikleri kilisede ibadet etme girişimini gerçekleştirdikten sonra iyice coştular.
Müzakere masasında ortaya konulan ilkeleri de ters yüz edecek şekilde KKTC’deki bütün kiliselerin kendilerine verilerek ibadete açılmasını talep etmeye başladılar.
Papazlar taleplerini peyderpey ifade edip gerçekleştirirken siyasileri aratmayacak söylemlerle Kuzey Kıbrıs’ın kurtarılmasından söz etmeye başladı.
Yani, Güney’deki başpapaz, uzlaşmaz Güney Kıbrıs’ı daha da uzlaşmaz, daha da talepkar yapmak için cesaretlendi ve iştahı hayli kabardı.