Bir yerinde dünyanın açlıktan ölüyorsa insanlar sormamız gereken çok şey var.

Ve sorulacak ilk şey insan insan mıdır sORUSUDUR.

İnsansa insan, açlık olmamalıdır.

Varsa aç canlılar, insan olamamışız halen.

Daha önce biri söyledi mi bilmiyorum ama biz insanlığın atalarıydık globalizme kadar.

Sonra ne mi oldu.

Azar azar birikti kötülükler.

Dağların ardındaki güzel günleri getirme umudunu diri tutan insanlardık 1980 li yıllara kadar.

Canım bir koladan ne çıkar ki dedi gözü aç birileri, gönlü gözünden daha aç, aç ki kuduz.

Kola geldi suyu olmayan içmeye coğrafyalara ve bir daha akmadı sular ne gülün köküne ne pirincin ne de bağ bahçe bostanın.

Yoktu açlık insan el verirken insana ve varken imece bir de yetinme kültürü, öyle ki tanrıya söyletmişti insan ‘ komşusu açken tok yatan bizden değildir’ sözünü.

Sabırla damıtılıyordu insan bir başka insanın yardımına yetişmeye sevgiyle, dostlukla, sonra ne mi oldu, sabrın sonu gelecekti ki medya icat oldu, dağ aşrı deniz aşrı, kâr hırslı aşırı hırslı ticaret hasıl oldu, binip de ticaretin kötülük yelkenli gemilerine dayandılar Maya Aztek uygarlıklarının böğrüne.

Medici derler bir sülâle ile ayırdılar sanatı da hayattan hapsettiler de Klisenin, şatonun kalenin duvarları ardına.

Satın aldılar tanrıyı bile, kendi  karanlık emellerine köle ettiler ne varsa dünyada yarın için.

Ve geldiler bu güne.

Bu gün ne midir. Gün kötülerin midir. Olsun

Yarın kimindir ve türküler.

Yürü bre Hızır paşa.

Asılmışsa Şeyhim Bedreddin, Pir Sultan Abdal.

Yaşar menkıbeler Türküler ve ses olur çocukların ağzında