Neyi biliyoruz.

Kendimiz hakkında, kendimiz hakkında bilmek salt bize mi bağlı. Ellerimiz ayaklarımız gözlerimiz ağzımız var, bunları bilmek kendimizi bilmeye yeterli mi.

‘Sen seni bil sen seni, sen seni bilmezsen bu nasıl bilmektir’ diye denmiştir, niye denmiştir.

Cem Karaca bir şarkısında ekleme yapar ve ‘ sen seni bilmez isen, patlatırlar enseni’ diye devam eder.

Neyi biliyoruz, kendimiz hakkında. Kendimizin nasıl ve kaç yüzyılda kendimiz olduğu merak edilecek bir konu değil mi.

Tut ki Allah’ın çamurdan yarattıklarıyız. Çamurdan kalmakla yetinseydik, kendimizi bilmek babında orda çakılır kalırdık ilk yağmura kadar bir ömürde.

Tut ki maymunun evrilmesi ileyiz, kendimizi didik didik etmesydik, ömrümüz yaniden ağaca tırmanmaya uğraşmaktan ibaret kalmaz mıydı.

Baş parmağımızı bilmek istediğimiz için tutabildik dalı ve oyabildik ağacı, taşı yontabildik ve gözümüzü bilmekten başka nedir ki ufuklara bakmak.

Kumdur çölün ufku ve kara denizin, karanın da deniz.

Kendimizi bilince bilmek istedik ufku.

Önce dumanını gördük geminin.

Hey dur biraz ve düşün, önce dumanını gördükse geminin, gemi kimin marifeti.

O da bizim.

Kendimizi bilmekten sonradır denizi de bilmek isteği, ağacı, kovuğu, kayayı mağarayı bilince sıra gelir uzaklara.

Deniz uzaktı. Ufuktu.

Kendini bilmeden uzakları bilmek olası mı, aştı uzakları ufku bildi insan yürüdü ufkuna vardığını sandığı anda yeni bir ben oldu ve gördü yeni ufku.

Neyi ne kadar yaptığı, bildikten sonra kendini sorulmalı.

Sorar insan kendine neyi biliyorum diye.

Tarih insanın kendini sorgulaması ile başlar ve kendini bilmesi ile aşılır çağlar.

Neyi biliyoruz.

Kendimizi bilmeden başka neyi bilirsek bilelim, bilmeyizdir sonucu.

Kendimiz olunca ve kalınca barış gelecek yeni ufuk olarak.

Orbay bizim şairimiz ve Eli Peonidu komşularımızın.

Şiiri sevelim.

Türkçe şiirler yazalım biz, şarkılar söyleyelim, komşularımız Elence şiirler yazsınlar söylesinler.

Kıbrıslıca şarkı yok niye acaba.