Rumları anlamak mümkün değil.  Zaman zaman durduk yerde kabul edilmez kararlar alırlar, aldıkları o kararların saçmalıklarına kendileri de inanırlar.  Yine Rumların her kararında kötü niyet aramak lazım.  Neden?  Çünkü onlara güvenimiz kalmadı.

            Son günlerin güncel konusu, Rumların ara bölgeye gerdikleri dikenli tellerdir.  Bu dikenli tellerin uzunluğu 11 kilometrelik bir mesafeye tekabül eder.

            Bu duruma KKTC tepki göstermeden kendi muhalifleri tepki gösterdi.  Rum muhaliflerin tepkisi, sınıra çekilen 11 kilometrelik dikenli tellerin anlamı, “KKTC sınırlarını tanıyorsunuz” demekmiş.

            Yani hala daha bu tür şeylerle kafa yoruyorlar ve kendilerine yeni siyasi parodiler yazıyorlar.

            Rumlara göre bu tellerin gerilmesinin amacı, olası mülteci girişlerine yönelikmiş.  Gerçi mülteciler bütün ülkelerin sınırlarında vardır da, bu dikenli tellerin amacının bir başka anlam da taşıdığını ifade edebiliriz.  Onlar, gerçek anlamda ara bölgedeki dikenli teller marifetiyle sınırlarını genişletmektir.

            Galiba bu taktikleri Yunanlı soydaşlarından alıyorlar. Hani sınıra yığılan Suriyeli göçmenler Yunan sınırına dayanmış ve o insanlara kan kusturmuşlardı ya...  Bu da ona benzer birşey olsa gerek.

            Rumlar istedikleri kadar tel örgü çeksinler.  İstedikleri kadar bahane uydursunlar.  Kıbrıs Türkleri’nin sınırları bellidir ve o sınırlarda kahraman Mehmetçikle mücahit ordusu vardır.  Bir granit taşı gibi sınırlarımızı koruyorlar, düşmana karşı.

            Rum muhalefetin sözleri de tuhaftır doğrusu.

            Efendim sınırlara tel örgü koymakla, KKTC sınırını tanıyormuş iktidar kanadı.

            Hele bir beklesinler bakalım 5+1 toplantısından neler çıkacakmış.  Türkiye ve KKTC hangi tavrı alacak ve karşı tarafa ne mesajlar vereceklermiş.  Esas granit olan, Türkiye ve KKTC’nin bütünlüklü politikalarıdır.  İki egemen ve iki eşit devletin yanyana yaşamasının gerçekleşmesi.  İş o noktaya gelince Rum muhalifler ne yapacaklar?  Yine sınırlarımıza motosikletlileri mi sürecekler. Yoksa sınırdaki, bayrağımızı mı indirecekler?

            Rumların anlayamadıkları birşey vardır.  O da, kuzeyde bütün kurumları ile bir devletin varlığı ve gün geçtikçe o varlığın tanınır hale gelmesidir.  Rumlar istedikleri kadar federasyon türküsünü çalsınlar söylesinler.  O türkünün zamanı çoktan geçti.

            Halbuki NATO gerçeğinde Türkiye’nin değerleri ortadadır ve bu değerler gün geçtikçe daha da önem kazanmaktadır.

            Madem konu sınırlarımıza gerilen teller üzerinedir, Rumların bu saçmalıklarına inat, Türkiye’nin jeopolitik durumuna da atıfta bulunalım.

            NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in şu sözlerini de bir kenara yazsın Rumlar.  Bakınız NATO Genel Sekreteri “NATO’nun adaptasyonu” konferansında neler söylemiş Türkye için.

            “Şunu anlamalıyız ki Türkiye, çok önemli bir müttefiktir.  Sadece haritaya bakarsanız, ne kadar önemli olduğunu görürsünüz.  Özellikle Türkiye’nin Irak ve Suriye’ye sınırı olduğundan,  DEAŞ ile mücadelede kaydedilen ilerlemeden, DEAŞ’ın kontrol ettiği bölgelerde milyonlarca insanın özgürleştirilmesinden, alt yapı temelleri ile Türkiye’deki hava limanları çok büyük önem taşıyor.”

            Bunları Türkiye söylemiyor.  NATO Genel Sekreteri söylüyor.

Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığı ve Türk ordusunun sınırdaki bekçiliği de garanti anlaşmalarına dayanmaktadır.  Yani bunlar gerçeklerdir.

            Rumlar sınırlarımıza tel örgüler geriyorlarmış ve o sınırlara gerilen teller, KKTC sınırlarını tanıma anlamı taşıyormuş.  Hadi canım siz de.  Koskoca NATO Genel Sekretri Türkiye’nın konumunu ve önemini dile getirdikten sonra kim takar Rumların sınırlara gerdikleri dikenli telleri?

            Bu tür teller, Rumların bütün Türkleri sözde Kıbrıs Cumhuriyeti dedikleri yapay bir güçten fırlatılıp atıldığı gün gerilmişti sınırlarımıza.  O günlerde gerilen teller, hayatımızı kurtarmak ve ulusal mücadelemizi vermek içindi. O günlerde teller gerilmişti, çünkü hayatımız tehlikedeydi.  Ama şimdi çok şükür kuzeyde bir devlet haline geldik, bu devletin bekçileri olarak Mehmetçiği ve mücahiti gördük.   Rumlar da biliyorlar ve görüyorlar.

            Kısacası şu teller ister gerilsin, ister gerilmesin.  Kıbrıs politikası çok yakın bir gelecekte çok şeylere gebe olacak.