Oldum olası siyasette pek çok hataya tanık olduğumuz gibi olmaktayız hala.  23 Ocak 2022 Erken Genel Seçim sonuçları bizlere bazı hataları ve kabul edilmezleri gösterdi.

            Bir milletvekilinin kendi partisinden istifa edip, yeni maceralara girmesi, bence hatadır.  Geçmişte rahmetlik İrsen Küçük’ün içine düştüğü hatalar hala konuşulmaktadır. 

            Siyasetin en büyük düşmanı hırs ve intikam duygusudur.  Bazı insanlar yenilmeyi veya dışlanmayı kabul etmez.  Kendi partisi içinde sürtüşmeye başlayıp ters düşünce, işte o hırs dediğimiz acayip düşman, bir siyasetçiyi bilmediği limanlara sürükler.

            O zamanlar İrsen Küçük ille de tutturmuştu Başbakan ve Cumhurbaşkanı olacak diye.  Parti içinde bu isteği kabul görmeyince partiden istifa edip ayrı parti kurmuş ve seçimlere o partiyle katılmıştı.  Yıllarca kendisini sırtlayan UBP ve bütün delegeler ve eski taraftarlar onu, barajın altında bırakarak sandığa hapsetti.  Sonra ne oldu?   Yıllarca çeşitli yollar denedi yeniden milletvekili olması için ama olamadı.  Neticede, kürkçü dükkanına dönen tilki gibi yeniden UBP’ye döndü ve milletvekili seçildi, bakan oldu.

            Hani dedim ya, “siyesi hırs” diye.  İrsen Küçük her seçimde ille de birinci sıradan çıkmak için türlü dolaplar çevirir ve başarırdı.  Ölenin arkasından konuşmanın iyi olmadığını söylerler ama benim yaptığım vurgu, yaşanmış bir siyasi hayatın gerçeğidir.  Neticede İrsen Küçük UBP başkanı oldu ve başbakanlık koltuğuna oturdu.  Lakin Başbakanlıkta pek başarılı olamadı.  Bir gün Cumhurbaşkanı Eroğlu’na gittiğimde bana aynen şöyle demişti:

            “Gördün mü yahu Osman Bey!  O İrsen’e başbakanlık görevini verdik, herşeyi yüzüne gözüne bulaştırdı.”

            O ifadeler, bende bir çağrışım oluşturmuştu.

            “Anladım... İrsen Küçük’ün suyu ısındı” demiştim içimden.

            Neticede İrsen Küçük, hırslarına yenildi ve partiyi erken seçime soktu ama birinci sıradan, parti başkanı ve başbakan konumunda seçimi kaybetti.

            Yani siyaset hata kabul etmez diyorum.

            İrsen Küçük benzetmesini bu son seçimde de yaşadık.

            Mesela YDP’den milletvekili seçilen Zaroğlu’nun yerinde olsaydım, parti içinde mücadelemi sürdürür ve yeni bir maceraya girmezdim.  Gördüğümüz kadarı ile Zaroğlu’nun güçlü bir tabanı ve geniş sevenleri var.  Ama UBP kontenjanından seçimi kaybetti.  Niçin?  Halkın kendi vicdanındaki yargı nedeniyle.  Kaldı ki, TC ağırlıklı YDP bu seçimlerde bir pasta gibi bölünmüş bir şekilde boy gösterdi ve sınırın ucunda iki milletvekili çıkarabildi.

            Gelelim Kudret Özersay ve partisine...

            Kudret Özersay ilk kez siyaset sahnesine çıktığında şöyle düşünmüştüm:

            “Bu genç ve dinamik siyasetçi adam, ileride sağın alternatifi olacak.”

            Neden böyle düşündüm?

            Çünkü akademik kariyeri, verdiği şahane beyanatlar, ikili görüşmelerdeki performansı, inandırıcılığı vardı.  Ama gelin görün ki, o da siyasi hatanın kurbanı oldu.

            Şayet Kudret Özersay’a sorsanız nerde hata yaptı diye, kesinlikle “Ben hata yapmadım” diyecek.  Ama bu seçimlerin sonuçları, herşeyi açık ve net şekilde ortaya koyuyor.  Sağın en istikrarlı ve en inandırıcı alternatif partisi HP, maalesef bir rüzgar gibi sürüklendi sürüklendi ve hemen barajın uçunda 3 milletvekili çıkardı. 

            Şimdi biz de hatasını söyleyelim...

            Kudret Bey’in hatası, koalisyon ortaklığından ayrılması ve kendince bir başka platformda siyasette boy göstermesiydi.  Bu seçimlerin sonuçlarında halkın yaptığı yorum şudur:

            “Kudret Bey, koalisyon ortaklığından ayrılmakla bu seçimde çok büyük yara aldı.”

            Halbuki HP’nin adayları, hem kaliteli, hem akademik kariyeri güçlü, hem de saygın insanlardı.  Neden böyle olduğunun sorusunu herhalde Kudret Bey ve arkadaşları iyice analiz edecekler ve kendilerine yeni bir strateji çizecekler diye düşünüyorum.

            Demokrat Parti oylarını korudu ve üç milletvekili çıkardı.  Her ne kadar da statik bir görüntü verse de, Fikri Ataoğlu’nun çok büyük bir gayret sarfettiği, dengeli politikanın sahibi olduğu bir gerçek.  Yani Fikri Ataoğlu en azından oylarını korudu.  Kendisini seçim sonrasında kullandığı şu sözler, yanlış değildi bana göre.  Ne demişti Fikri Ataoğlu?

            “Daha fazla oy çıkmasını beklerdim.”

            Doğrusu ben de DP’nin en az beş veya altı çıkarmasını tahmin ediyordum.  Ama olmadı.  Fikri Ataoğlu’nun hata yapmadığını düşünüyorum.

            Bence bu seçimin iki galibi var.  Biri UBP Genel Başkanı ve Başbakan Dr. Faiz Sucuoğlu, diğeri de CTP ve bu partinin başkanı Tufan Erhürman.

            Seçim boyunca Sucuoğlu’nun ortaya koyduğu siyasi ve ekonomik istikrar sloganı ve stratejisi tuttu ve halk da buna inanarak UBP’yi, “tek başına iktidar” sınırına taşıdı. Zaten UBP’nin sloganı olan “İktidar bizim işimizdir” şeklindeki etkileyici vurgusu, halkı etkilemiştir.  Demek oluyor ki yeniden koalisyonlar dönemini yaşayacağız.

            CTP, geçmiş seçimlere göre oylarını ikiye katladı ve birinci muhalefet partisi durumuna geldi.  Kabul etmek gerek... CTP de çok güzel bir permormans gösterdi seçim boyunca. 

            Sadece şunu düşünüyorum...

            CTP bu kadar büyümesini ve bu başarısını, iktidara ortak olmamakla daha da büyüyeceğini sanırsa yanılır.  Çünkü halk, sizden hizmet bekler.  Ama siz, devamlı iktidara ortak olma kapılarını kapatıyorsunuz.

            Dr. Faiz Sucuoğlu’nun güçlü bir UBP yaratma ve partiyi büyütme perspektifi müthiş inandırıcı ve güven vericidir bana göre.  Özellikle pandemi dönemi, dövizin darmadağın ettiği ekonominin yıkım dönemi, insanların satın alma gücünün zayıfladığı bir süreçte...

            Demek oluyor ki halk, bu seçimlere iyi bir perspektiften baktı ve duygusal hareket etmedi.

            Öte taraftan TDP ile TKP, barajı geçemedi.  Dolayısı ile tek bir milletvekili dahi çıkartmadılar.  Bence ilk “TKP” nin parçalanması, bu partinin sonunu getirdi.  Dolayısı ile bölünmüş olan bu partinin de yapmış olduğu hataları göstermiş oldu bize.

            Yine de iyimser olmak istiyorum.

            Dr. Faiz Sucuoğlu’nun önünde şu anda iki alternatif var.

            Birisi DP ile bir koalisyona gitmek, diğeri de HP’yi de katarak üçlü bir koalsiyona gitmek.  Herhalde en mantıklısı da budur.  Çünkü bu üç partinin vizyonu birbirine çok yakındır ve uyum içinde bir ortaklık oluşturabileceklerini düşünüyorum.

            Budan sonra herşeyi arkada bırakalım ve iyi muhasebe yaparak, geleceğe bakalım.  Bu analiz sonunda gelecek idari ve siyasi yapının güçlü temellere oturacağını ifade edebiliriz.

            Yani bekleyip göreceğiz.  Yeni hükümetin eli kulağında...

            Kısacası siyasi hatalar, kesinlikle affedilmez ve kamu vicdanı o hataları kabul etmez.  Şimdi herkes şapkasını çıkartıp önüne koysun.  Ak koyun, kara koyun nasıl olacak, nasıl bir yola girilecek, bunun da analizini yapsın diyorum.

            Daha ne diyelim ki... Siyaset hata kabul etmez arkadaş!