Bunalır insan.

Bunaltmak içindir sanki de medya, partiler, örgütler, müzakereler.

Ve okullar. İlk orta lise tekmili birden.

Artık çörek bulamamak sabahın erkeninde, bunaltır.

Eşinizle tartışmak da bunalım sebebidir.

Kimseniz, o sunuz.

En absürd bunalım kimlik bunalımıdır. Bundan daha abes ve vahim bir bunalım çeşnisi olmaz, olamaz.

Çeşit yazmaya çalışırken çeşni yazmış olmam bir klavye hatası değil.

Çeşni, yiyecek içeceklerde hoşa giden katkı maddeleridir.

Ve AB  ama aslında daha çok konfor için bunalımlar içinden en abesini seçen bizim entel tayfası, her ne halse utandığı kültürel kimliğinden kurtulmak için, mercimek çorbasını kavrulmuş  ‘onion’ ve kızartılmış ‘ bread’ ile çeşniler gibi çeşnilemeyi ve kimliğinin bunalımına düşmeyi tercih etti.

Keyfciği bilir de, Yaşar, Yaşar olmaktan memnun değilse adını değiştirmekle kurtulamaz ki kimliğinden, kendini mutlu olacağı şekilde geliştirmeye uğraşmak varken, Hüseyinler, Hasanlar, Mustafalar kalkıp da Richard-lar, Andre-ler, Simon-lar olmayı tercih ediyorsa bu, bisiklete bundan böyle otomobil deme  kararı kadar kıymeti harbiyeyi ancak taşır.

Soğan sarımsak onca koku ile gururlu bir şekilde nebat dünyasında onurlu yerinde gurur ile dururken, konformistin biri sarımsak kokusunu sevmez diye, niye vazgeçsin ki kendinden.

Yaşarken yaşamanın tadını onurla çıkarmak diye bir şey var.

Sarımsak ve soğan kadar olalım ve bilelim ki kimliğinden bunaldığımız kültür kadim bir kültürdür.

Başka hangi lisanında dünyanın Yunus Emre var, Karacaoğlan Pir Sultan