1960 kuruldu.

9 yaşındaydım Kıbrıs Cumhuriyeti bir ortaklık devleti olarak ve fonksiyonel federasyon diye  de nitelenebilecek bir yapıda kurulduğunda.

12 yaşıma vardığımda Başpiskopos Makarios, ‘bu devlet yapısı, bu anayasa işlemez, % 18 lik bir azınlık olan türkler % 82 olan bize ( elenlere ), asıl sahiplere eşit olamaz olmamalıdır’ diyerek anayasanın iki halkın eşitliğini- siyasal eşitliğini vurgulayan 13 maddesini değiştirmek üzere, garantör devletlerin ‘sakın yapma’ ikazlarına aldırış etmeden, tekliflerini bir dinamiti ortaya atar gibi masaya koyarak 3 yıllık devleti berhava etti.

16 yaşıma vardığımda bütün yaşıtlarım gibi gönüllü olarak mücahitliğe başladım.

1963 de başlayan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ortadan kaldıran çatışmaların dördüncü yılıydı.

Benim mücahitliğe başladığım yıl aynı zamanda toplumlar arası müzakerelerin de başladığı yıldı.

Toplumla,r 103 köyden göç etmek durumunda kalan türklerin köylerine geri dönüp dönemiyeceklerini tartışıyorlardı bay Makarios’un anayasa değişiklikleri teklifleri ile birlikte.

Çözülmesi gereken sorunlar bu güne kıyasla oldukça basit ve az sayıda idi.

1967 yılında başlayan müzakere süreci, her bir aşamasında var olan  ve çözülmesi gereken sorunları azaltmak yerine, sorunlara yeni sorunlar eklenmesine vesile oldu ve herbir türk müzakerecinin ılımlı ve olumlu yaklaşımlarına, herbir rum müzakerecinin dediğim dedik, uzlaşmaz yaklaşımı ile bu güne kadar sürerek başlangıç noktasına kıyasla çok daha karmaşık bir hale geldi.

Kıbrıs türk halkının çok daha iyi konumda olmasını sağlayabilecek, siyasal, ekonomik, kültürel enerjisi ne yazık ki bu 50 yıl boyunca adına müzakere süreci dediğimiz bu incir ipi tarafından sömürülmekte ve olmamız gereken noktada olmamızı engellemektedir.

Hal böyleyken yeniden diyemiyeceğim ve belki anlarsınız umudu ile YİNEDEN diyeceğim bir abesle iştigal süreci olarak gördüğüm ( çünkü rumların bizi, kendileri ile eşit göreceği bir gelecek ne yazık ki yok ) müzakerelerin başlaması için peşrevler çekiliyor.

Sorum şu.

Makarios’un KC anayasasında öngördüğü ve teklif ettiği 13 değişiklik maddesini kabul mu ettik ki Anastasiedes hazretlerinin ayağını yere vura vura söylediği ‘sıfır asker sıfır garanti olmazssa görüşmeler başlamaz’, ön koşulu önümüze konmaya hazırlanıyor.

Diyeceğim şu.

1967 de neleri görüşüyorduk, şimdi gündemler ne.

Her gün sorunlara yenilerini eklemek için mi müzakere.

Evet buyurun ve çözün yepyeni bir müzakere maddesi daha. Hidrokarbon yatakları.

Kolay gelsin