Evvetli gün mahkemede davası görülen 17 yaşındaki sanığın durumu, hem yargıcı, hem de bu davayı izleyenleri bayağı üzdü.  Hatta yargıç,  davanın seyrinde kendi vicdanına dayanarak en mantıklı kararı verdi.  Yargıç Tacan Reynar’ı takdir ettiğimi söyleyebilirim.
İşin özünde çocukların toplum içinde türlü suçlara yönelmelidri, hem uyuşturucu kullanmaları, hem de hırsızlık yapmaları ve bununla beraber anne babanın ilgisizliği var.
İsterseniz yargıcın şu sözlerini tırnak içine alalım ve çocuk suçluları yorumlayalım...
Bakınız yargıç Tacan Reynar neler söylemiş şu zavallı çocuk için:
“Ülkede çocuk ıslah evi yok.  17 yaşındaki zanlının cezaevine gönderilmesi durumunda, koşullar zanlı için çok daha kötü olacak.”
Elini vicdanına koyarak şu kararı veriyor yargıç Tacan Reynar.
“Sanık 30 bin TL’lik bir kefalet senedi imzalayacak, hapse girmeyecek ama, haftada iki gün polise gidip ıspat-ı vücut edecek.”
Bu karar sizi düşündürmedi mi?  Beni bir toplum bireyi olarak çok düşündürdü.  Kim bilir kaç tane daha çocuk sanık vardır toplumda.
İşin en önemli yanı, çocuklar için ıslah evi bulunmamasıdır.
Şayet yargıç şu zavallı evlatın gözünün yaşına bakmadan şu anda mevcut hapishaneye göndermiş olsaydı, gerçekten oradaki durumu daha da kötü olacaktı.  Bu karar çare değil ama, herhalde İçişleri Bakanlığı yeni hapishanenin bir an evvel hizmete sokulması yönünde harekete geçecektir.
Şu anda mevcut hapishanede ne kadar kaşarlı suçlular vardır bilir misiniz?
Bu hapishanede olgun yaşta uyuşturucu kullanandan tutun da, çocuk tacizcilerine, hırsızlığa, kırma dökmeye, adam öldürmeye veya adam yaralamaya kadar pek çok suçlu vardır.  Bu zavallı evlat o kadar feleğin çarkından geçmiş mahkum arasında ne yapacaktı?  Hem daha da bozulacaktı, hem de hayatında mahkemedeki cezasından daha büyük ceza yiyecekti.
Sanırım yargıcın ifade ettiği gibi, “En büyük suçlu anneler ve babalardır.”
Ne kadar doğru söylemiş?
Çocuk yapmak kolaydır.  Önemli olan topluma hayırlı ve bilgili evlatlar yetiştirmektir.  Bu evladın kaç tane kardeşi var kim bilir.  Kıbrıs’a nasıl gelmiş?  Anne babası ona “Git hayatını kazan” mı demiş bu yaşta?
Hatırlıyorum henüz adada İngiliz idaresinin hüküm sürdüğü süreçte, Lapta’da bir ıslah evi vardı.  Toplumda suç işleyen çocukları hem ıslah evine, Lapta’ya gönderirler, hem de bir meslek sahibi yaparlardı.  Ayrıca psikolojik tedavi yöntemleri ile çocuk suçluları topluma kazandırırlardı.
Şu anda bu çocuğun annesi babası nerdedir bilinmez.  Veya bilinir de haberde buna yönelik herhangi bir haber yok.
O halde bir soru da biz soralım...
“Gerçekten suçlu olan çocuklar mı, yoksa toplum mu?”
Geçmişte İngiliz döneminde bu kadar çocuk suçlu yoktu anımsadığım kadarı ile.  O ıslah evinde Türk ve Rum suçlu çocuklar birlikte barınırlar, bir kader birliği yaparlardı.  Hatta hayata atıldıklarında dostlukları sürerdi.
O suçlu çocuklar toplum içinde barınabilirler miydi?  Veya şu son yargılanan çocuk toplum içinde barınabilecek mi?
Genellikle Lapta Islahevi’nden çıkan gençler, soluğu Londra’da alırlardı.  Neden, kendilerini hiç tanımayan büyük bir ülkede kendilerine yeni bir yol bulmak için.  Ama bu küçücük ülkede kolay mı barınamk?
Şu veya bu nedenle, polis tarafından pasaport veya seyahat belgesine el konulan şu çocuğun özgürlüğü teslim edilecek.  Ya sonrası?
Türkiye’de durum daha mı mükemmeldir?  Bana göre değil.  
Bu çocuk veya onun gibiler, devlet eliyle topluma kazandırılabilecek mi?  Ondan da şüphem var.
Hani derler ya...
“Damgayı yedi bir kere...”
Evet “Vesikalı hayat kadınları” gibi çocuk mahkumlar da birer damgalı olup çıkarlar.
Şayet bu çocuklar kendilerine bir hedef çizerek, yine kendilerine göre bir başka ortamda hayata tutunmaya çalışırlarsa, belki kurtulurlar.
İşin garibi nedir bilir misiniz?
Bu tür suçlardan hüküm giymiş veya kısmen olgunlaşıp hapse girip çıkmış gençler özgürlüklerine kavuştuklarında nerede iş bulurlarsa, mutlaka işveren kendilerinden “temiz kağıdı” isteyecektir.
İşte o “temiz kağıdı” değil mi onların hayatını yakan veya yakacak olan.
Kabul etmek lazım...  Bir suçlunun geçmişi, mutlaka kendisi ile ta mezara kadar taşınır ve bir gölge gibi kendisini takip eder.  O bağlamda vicdan sahibi insanlar bu çocuklara her zaman suçlu gözüyle bakmamalıdırlar.  Galiba bu türdeki çocuk suçluları topluma kazandıran insanlar, Allah’ın katında cennetliktirler.
Velhasıl bu karardan hepimiz ders çıkararak çocuk suçluları topluma kazandırmalıyız diye düşünüyorum.
Ve bir kez daha o yargıcı bu kararından ötürü kutluyorum.