Kendi kendinin efendisi olmak nasıl bir şeydir.
Ya da kendi ayakları üstünde durmak.
Zor bir hayatı kabullenmeden başlanamaz kendi ayakları ile yürümeye.
Bir bakın şu son kırk yılımıza köylülüğü  kim yok etti.
Bir anlatan olsa gençlere ya da ben yaştakiler kendi çocukluk yıllarını hatırlasalar.
İki dönüm tarlası bir de kümesi olan asla aç yatmazdı o yıllarda, hele iki de koyunu keçisi varsa bey de kendisi idi hayat karşısında paşa da.
Ayda bir Cuma günü şehere gelinirdi köyden esvaplık, gömleklik kumaş almaya ve yanında da helva ile şekerli leblebi ve cam şeker.
Şimdilerde köylerden her gün her gün şehre gelinir ve dönerken de ne yazık ki yumurta yoğurt ve hellim de alınır.
Oralardan buralara gelmişsek ve kırk tane ineği olan adam, bizim oğlanı daireye memur al derse oy verdiği bakana ayaksız kalırız hep beraber ki, nüfusunun yüzde otuzu bile memur olsa her hangi bir halkın o halk kendi ayakları ile yürüme yeteneğini kaybeder, tekerlekli sandalyeye mahkum olur ki o tekerlekli sandalye ilk başlarda devlet bütçesinden düşük de olsa pay alınacak bir memuriyettir / odacı ayarında bir memuriyet ve sonrasında da yıllarca taksit ödenecek otomobil.
Otomobilin bol olduğu köylerde traktör az olur, kombay / biçer döver hiç olmaz.
Ne fena ki narenciye kesim işçileri bile ya Türkiyeli ya Afrikalı, ya Pakistanlı.
Girne açık pazarında bir Viet – Namlı kadın bana nergis satmaya çalışmıştı da utanmıştım İnsanlığımdan.
Evleri köylerde olup da şehirdeki işinden ( memuriyetten ) dönerken akşam üstü evine yol üstündeki kırk süper marketin her hangi birinden yoğurt yumurta hellim almak durumunda kaldığı için utanan kaç kişi var aramızda.
Ya köyünde ilkokul olmadığı için isyan eden anne babalar var mı acaba.
Çok muhtar var ama köyünde on bir ( 11 ) genç erkek yoksa da köyüne futbol sahası hem de çim isteyen.
Köy muhtarları azaları ile birlikte başbakandan futbol sahası ister de kendini memleket muhtarı zannedenler de Türkiye’den Güvercinlik köyüne, Kozan köyüne ve daha nice köylere çim futbol sahası istemez mi, ister ister hem de protokola da yazdırır wc yi de ekleyerek.
Ah o eski köyler, eski gazetelere bakarım, spor sayfalarında küçük bir haber, Ay Varvara 5, Aynagofo 3.
Harman yerine taş ya da varillerle kurulan kalelerle oynanırdı top ve hakem de öğretmendi. Güzeldi sıcak ve samimi.Kaynaşırdı köylüler, bir de yeme içme olurdu, patates kebabı anglia zuk.
Şimdi ise Cihangir takımında bir tek Cihangirli genç yok ve Cihangir tarım suyu bulamazken çim sahası var.
Alooooo.
Bu memleket bizimse, ayaklarımızla, kendi ayaklarımızla yürümeliyiz ve bunun zorluklarına göğüs germeliyiz.
Atalarımız her zorluğa göğüs gerip aşmıştı