2024’te, trafik toplumun en can alıcı sorunlarından biridir. 1970 Meclisi’nin tutanaklarına geçen 3 Ağustos 1970 tarihli (ve benim saptamama göre) ilk soru önergesi de dönemin trafik sorunu ile ilgili olup Mağusa milletvekili merhum Hüseyin Gültekin tarafından soruldu. Soru şöyle idi:
“Son günlerde ölümle neticelenen trafik kazalarının arttığı müşahede edilmektedir. Süratli, dikkatsiz ve kısaca mevzuata aykırı şekilde motorlu vasıta kullanma sonucu meydana gelen bu kazaların önlenmesi için ne gibi tedbirler alınması düşünülmektedir? Sayın Adalet ve İçişleri Üyesi’nin (Bakanının) konu hakkında Meclis’imizi aydınlatmasını rica ederim.”
Adalet ve İçişleri Üyeliği’nin (Bakanlığı’nın) bu soruya verdiği ve 9 Ekim 1970 tarihli birleşimde okunan 8 Ekim 1970 tarihli yanıt kapsamlıydı ve dönemin trafik sorununu yansıtır içerikte olup belgedir.
Yanıtta, Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi denetimindeki bölgelerde 1969 Ağustos ve 1970 Ağustos ayı sonuna kadar yaşanıp ölümle sonuçlanan trafik kazaları için bir çizelge veriliyordu. Çizelgenin içeriğine göre 1969 yılında ölümle sonuçlanan üç trafik kazasında 3 (üç); 1970 yılında ölümle sonuçlanan altı trafik kazasında 8 (sekiz) kişi yaşamını yitirmişti. Yanıtta sonuç olarak şu hususlara yer veriliyordu:
“Ölümle sonuçlanan anılan trafik kazalarının sebepleri aşağıdaki gibi özetleniyordu:
-Sürücülerin süratli ve dikkatsiz araç kullanmaları;
-Sürücülerin Trafik Kanun ve Kurallarına itaat etmemeleri;
-Çocukların ansızın yola atılmaları;
-Kaçınılması imkânsız kazalar.
Yukarıya çıkarılan istatistikten müşahede edileceği gibi Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi kontrolündeki bölgelerde ölümle sonuçlanan trafik kazaları endişe verici bir durum arz etmemektedir. Mezkûr kazalardan birinde Amerikalı bir sürücü ölmüş, diğer birinde de bir Rum sürücü bir vatandaşımızın ölümüne sebep olmuştur.
1969 Ağustos sonuna kadar 1416 ve 1970 Ağustos sonuna kadar da 2100 trafik suçu, Trafik Polisi tarafından mahkemeye verilmiştir.
1970 yılında Lefkoşa'da ölümle neticelenen beş kazadan üçü Lefkoşa-Boğaz ana yolu üzerinde vuku bulmuştur. Bu ana yol hem çok işlek, hem bakımsız, hem de bugünkü seyrüsefer akımını karşılayacak genişlikte değildir. Rum tarafındaki bütün ana yollar seyrüsefer akımının düzgün bir şekilde sağlanması amacıyla genişletilmiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü her çeşit yol kazalarının önlenmesi için devamlı surette çaba sarf etmektedir. Bu cümleden olmak üzere,1969 yılında vatandaşların ve öğrencilerin trafik konularında eğitilmeleri maksadıyle 15 günlük bir trafik kampanyası açılmış, trafik öğütleri ihtiva eden yüzlerce broşür dağıtılmış, radyo ve basın aracılığı ile trafik konularında yayınlar yapılmış, okullar ziyaret edilerek öğrencilere trafik hakkında konferanslar verilmişti.
Bu sene de okulların açılmasından bir süre sonra okullarda trafik konularında konferanslar verilmek üzere ve malî imkânlarımızın müsaadesine tâbi olarak trafik kampanyası başlatmak amacıyle devamlı çalışmalar yapılmaktadır.
Ada çapında trafik kanun ve nizamlarının uygulanmasında, trafik düzeninin sağlanmasında, trafik kampanyalarının yürütülmesinde bütün Emniyet Müdürlüklerinin icraatlarının koordine edilmesi gayesiyle Emniyet Genel Müdürlüğü’nde bir Trafik Şubesi ihdası için hazırlıklar yapılmakta olup pek yakında uygulama safhasına geçilecektir.” (Dönem II, Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi Meclisi Zabıtları 6’ncı Birleşim, 9 Ekim 1970 Cuma.)

***

Belli ki trafik sorunumuz, Meclis tutanaklarına yansıyan o dönem itibarıyla Hükümet görüşü  “Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi kontrolündeki bölgelerde ölümle sonuçlanan trafik kazaları endişe verici bir durum arz etmemektedir” biçiminde de olsa endişe vericidir ve günümüzdeki (2024) dehşetli durumuna o günlerden başlayarak “göstere göstere” gelmiştir.
Trafik Polisi’nin çalışmalarının düzenli olarak kamuoyu ile paylaşılması, çok olumlu bir yaklaşımdır diye düşünüyorum. Paylaşımlarda “izinsiz, sigortasız ve ehliyetsiz” araç kullanma gibi yasadışılıkların oranının yüksek olması düşündürücü ve rahatsız edicidir. -Kimse kusura bakmasın- ama Devlet’in zafiyeti de söz konusudur. Olaya yalnız Trafik Polisi, Polis Genel Müdürlüğü ya da Hükümet olarak bakamayız. Konu/sorun, doğrudan “Devlet”in ve toplumun sorunudur. 
  Günümüzde ölümle sonuçlanan trafik kazalarının nedenleri 1970’te olduğu gibi, sadece “sürücülerin süratli ve dikkatsiz araç kullanmaları,” “sürücülerin trafik yasa ve kurallarına itaat etmemeleri;” “çocukların ansızın yola atılmaları;” “kaçınılması imkânsız kazalar” değildir. Temelinde çok daha derin sosyolojik, psikolojik, sosyoekonomik ve sosyokültürel nedenler de aranmalıdır. Eğitiminden imar mevzuatına, nüfus yoğunluğundan araç bolluğuna, muhaceret politikasından iç güvenliğe, kültürden ahlâkî değerlere, yasal düzenlemelerden uygulamalara ve bir anda aklımıza gelmeyebilen nedenlere de bağlı olabilir.
Trafik, çağdaş yaşamın bir parçası olup dünün olduğu kadar bugünün de, büyük olasılıkla geleceğin de sorunudur. Palyatif önlemlerle çözümlenemez. Çok yönlüdür, nedenleri çoktur, akıl, bilgi ve bilim ile uygulamanın/pratiğin bütünsellik içinde olması gerekir.