Söz uçar yazı kalır derler ya, üzerinde düşünmek gereği vardır.
Uçmasına uçsun söz de nereye uçar acaba.
Ya yazı uçmaz mı hiç.
Yazının da uçtuğunu uçabileceğini gösteren kanıtlardan birisi  SEVR ANTLAŞMASIdır bir diğeri de 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasası ve seçim kanunlarıdır.
1960 anayasasını hem de lafzı ve ruhu ile uçuranlardan birisi de Niyazi Kızılyürek’tir Kıbrıs Cumhuriyeti ile beraber.
Demem o ki aslında ne söz uçar ne de yazı.
Söylenen söz yazılan yazı yok sayılsa da söylenmiştir yazılmıştır.
Bay Niyazi Kızılyürek 1960 anayasasının seçme ve seçilme maddelerini ve Türkler ile Elenlerin ayrı listeler ve ayrı sandıklarla seçime girecekleri amir hükmünü yok sayıp seçilmiş olsa da Türklerin anayasal hakları yetkileri görevleri ve hak eşitliği orda duruyor.
Bir daha neyse diyelim.
Yunanistan Dış işleri Bakanı sosyal medyada bir şey paylaşmış.
Azeri meslektaşı ile yaptığı görüşmede Azerbaycan’ın KKTC’yi tanımayacağına dair güvence almış meslektaşından.
Yunanistan Dış işleri Bakanı sonradan bu paylaşımını silmiş olsa da ortada bir sorun / ya da güvence meselesi vardır.
Azerbaycan Dış işleri Bakanı böyle bir güvence verdi mi vermedi mi bilmiyoruz.
Bilmiyoruz ama Yunanistan Dış İşleri Bakanı böyle bir güvence / KKTC’nin tanınmayacağına dair güvence aldığını söyledi, sonrasında bu söylediğini yazdığını uçurmuş olmasa da ( hatırlayın söz uçar yazı da uçabilir deyişini ) bu söz söylenmiş bu yazı yazılmıştır.
Konu hakkında öncelikle Yunan devletinin bu saçma ve düşmanca tavrını komik bulduğumu yazayım ve ekleyim. Biz KKTC halkı ve yetkilileri  Yunan Dış İşleri Bakanı’nın söyleyip yazdığını duyduk okuduk ve KKTC Cumhur Başkanı Tatar da Azerbaycan’ın böyle bir söz / güvence vermiş olamayacağını söyledi.
OLAMAZ dedi ve fakat OLMADI / VERMEDİ diyemediğine ve bir temenni / bir inanç olarak SÖYLEYEMEZ / VEREMEZ dediğine göre hepimizi Azerbaycan yetkilileri aydınlatacaktır.
Bekleyip görmek isteyen bekleyip görebilir, nasıl olmasa 1983 yılından beri beklemedeyiz.