Söyleyecek sözüm var onun için konuşuyorum.

Kanaatimce başka kimsenin yazmadığı, yazmayı düşünmediği, niyet etmediği şeyler var yazmak istediğim onun için yazıyorum.

Has yazarlar başka kimselerin yazmayı düşünmediği şeyleri yazanlar arasından çıkar.

Cervantes de böyleleri arasından çıkmıştır, William Faulkner, Yaşar Kemal, İhsan Oktay Anar da bunların birkaç tanesidir.

Gazetelerde her gün yazanlar için de bu çok önemli bir ayrıntıdır.

İlhan Selçuk başka kimsenin yazmayacaklarını yazmıştı, Özdemir İnce de öyle yazıyor ve başkaları da var elbet.

Bize gelince, herkesin bir fikri vardır bu konuda ve fakat aradan sadece bir gün geçince tek bir satırı bile hatırlanmayan, ve ilk okunduğu gün için de fikir pırıltısı barındırmayan yazılar arasında boğuluyor musunuz.

Boğulmayın.

İşte bu, bunu nasıl da düşünemedim dedirtmeyen yazıcıları okumayın olsun bitsin.

Mideden ya da cakadan veya inançtan bağlı hatta bağımlı olan yazıcıları okumayın diyeceğim de, diyemiyorum değil, her ne hal hikmetse medya unsuru olmaktan çok mutlu olan ve gazete yerine, yazılı medya olarak isimlendirilmeyi tercih edenler kendilerinin mikrofonu olmayan kimseye arsa misali köşe tahsis etmiyorlar ki. Kimlere mi açık medya. Patronun isteğini kendi görüşü gibi yazanlara ve tabii ki bu tür yazıcı varsa bu türden okuyucu sayısı yazıcı sayısının çok çok üstündedir.

Hükümetler ile patronların bu zihniyetteki medyaya devlet bütçesinden parasal kaynak ayırıyor olması işte tam da bu yüzdendir.

Sevgili okuyucu bir düşün bakalım GSM şirketleri hayatımıza girdi gireli bu GSM şirketleri hakkında tek bir kötü haber okudun mu.

Şu mala ya da bu mala zam yapan hükümetler hakkında eğer hükümetteki parti medyanın bağımlı olduğu parti değilse demediğini bırakmayan medya iş GSM şirketlerinin keyiflerince zam yapmasına gelince, maaşa bağlanmış, sınırsız mobil görüşme hakkı tanınmış dut yemiş bülbüllere dönmezler mi. Fazladan bir de haber görünümlü reklamlar da cabası.

X otel açılış yaptı diye haber mi olur, böyle bir başlık olsa olsa reklam olur ve haksız rekabet diye ticaret odası karşı çıkmadığı gibi ne Yayın Yüksek kurulu ve ne de medyacılar birlikleri sendikaları ses çıkarır.

Şimdilerde bir de facede like almak twiter de bilmem ne almak modası var.

Yazmak çok ciddi ve değerli bir uğraştı.

Keşke öyle kalsaydı