Yine bana rahmetlik Süleyman Demirel’in o sözünü hatırlattı, HP’den üç milletvekilinin istifası ile yeni hükümete dıştan destek vereceklerini açıklamaları.

            “Demokrasilerde çareler tükenmez” demişti rahmetlik Demirel.

            Bir de şu aklıma geldi...

            Bir dönem Ulusal Birlik Partisi hükümeti kuramayınca anımsadığım kadarı ile, dönemin Yeni Doğuş Partisi’nden Ömer Demir’le Emin Uzun istifa ederek UBP’ye geçerek UBP’ye iltihak etmişlerdi.  Sanırın o iki milletvekilinden gayrı bir milletvekili daha vardı ama zaman içinde unutmuşum...  Dolayısı ile UBP, kendisine başka partiden iltihak eden birkaç milletvekili ile hükümeti kurmuş ve yeni hükümet yoluna devam etmişti.

            O üç milletvekili hakkında epeyce dedikodular çıkmıştı.  Bilmem hatırlar mısınız...  Ömer Demir’in adı, uyuşturucu ve Gülsen İçöz olayına karışmıştı.  Hatta Ömer Demir’in bir süre tutuklandığını anımsıyorum.  Gülsen İçöz mü?  O da, bir otelde tutuklu ve polis kontrolunda olduğu halde bir gecede buharlaşmış ve Londra’ya uçurtuldu.

            Bu tür olaylar hafızalarda kalıyor nedense.  Olayların sorumluları, ister siyasi, ister halktan olsun, mutlaka hatırda kalır.

            Hani derler ya...

            “Biz kırk dervişiz, birbirimizi bilmişiz” diye...

            Bu darb-ı mesel bana o günleri hatırlattı.

            Tıpkı o olayda da insanlar pek çok şeyi konuştu, lakin yeni hükümet de oluşuverdi.

            Kendi partilerinden istifa eden milletvekilleri, zaten kendi partileri ile uzun zamandan beri çelişki içindeydiler.  HP içinde çeşitli konuşmalar yapıldı, çeşitli bireysel istekler dile getirildi ve sonunda olan oldu.

            Halkın Partisi’nden kopan üç milletvekili Mesut Genç, Hasan Topal ve Hasan Büyükoğlu’ymuş...

            Bize hayırlısı demek düşer iş bu raddeye geldikten sonra.

            Esasında bir milletvekili kendi partisi ile çelişkiye düştü mü, parti içinde çalkantılar başlar. Bence bütün milletvekilleri için geçerli olan bir durumdur bu. Yani bütün partilerin milletvekillerinin başına gelebilecek bir durum...

            Bir milletvekili kabul edemediği ilkelere karşı çıktı mı, ters tepmeye veya eleştirilmeye başlar.

            Partilerin kendi ilkeleri olabilir.  Ama bireylerin ve parti meclisi üyeleri ile milletvekillerinin de kendi prensip ve ilkeleri vardır.  Gerçekçi olmak gerekirse, bir partiden aday olacak kişi, parti ilkelerini bilerek bu yola koyulur.  Lakin bir yerden sonra kendi prensipleri ve kabul edemedikleri kafasında şekillenince, artık o partide duramaz diye düşünüyorum.

            Bu tür şeylere alışmadınız mı?

            Alıştınız canım.  Ben alıştım ve artık normal karşılıyorum.

            Her ne ise... Bunlar bir yana, yeni hükümet bu üç milletvekilinin desteği ile yoluna devam edecek.  Önemli olan ülkenin hükümetsiz kalmamasıdır.  Bu üç milletvekilinin kendi iç çatışmaları bir yana, memleketi hükümetsiz bırakmama adına attıkları adımları takdir etmek gerek.

            Esasında bu üç milletvekilini bir yerde kutlamak lazım.  Herşeyi göğüsleyerek kendi partilerinden istifa ederek, ülkenin hükümete sahip olmasını sağlamış oluyorlar.  Yani bu tıkanıklığın ortadan kalkmasını sağlıyorlar. 

            Hükümetin önünde neler yok ki...

            Evvela bütçenin hiç tartışmasız hemen gündeme gelmesi ve devlet çarkının bir an evvel dönmesi lazım.  Hükümet olmadan bütçeyi geçiremezsiniz.  Hükümet edeceksiniz ki, devletin çarkı dönebilsin.

            Bütçe faslı bir yana...  Şu anda yaşanmakta olan pandemi süreci de hala bir bela olarak önümüzde duruyor.  Ülkemizin hangi aşı ile bu beladan kurtulacağı tartışmaları başladı başlamak üzere.  Bunun için de güçlü bir hükümete gerek var.  Temelde bütün bu zorlukları aşabilmek lazım.  Bunun tek yolu da elbette ki bir formülle çözümlenmesidir.

            Yeni bir hükümet kurulması için yapılan çalışmalar bize göstermiştir ki, meclisteki aritmetik, hiçbir partiye tek başına veya koasliyonlu bir formülle hükümet kurmayı gatiremedi.

            Bir ara Ersan Saner’in yapmış olduğu çalışmaların semere verdiği veya vermek üzere olduğu noktada elde ettiği meclis aritmetiği ile yoluna devam etmesinin mümkün olmadığını gösterdi. dıştan muhalefetin yeni hükümete destek verebileceği mealinda yorumlar yapıldı.  Veya bu bir beklentiydi.

            Muhalefet neden büyük partiye destek versin?  Ben de olsam ana patriye destek vermezdim, muhalefet pozisyonunda.  Verecek olsalardı, UBP-CTP koalisyonu çoktan kurulurdu.  Gerek Ersan Saner’in, gerekse Tufan Erhürman’ın girişimleri bir beklenti süreciydi.  O bağlamda bunun mümkün olmadığı da bir gerçek olarak önümüze çıktı.

            Ve daha bir sürü sorunlar.

            Gerçekten bu tıkanıklığın giderilmesi iyi oldu.  Umarız bir an önce hükümet kurulsun ve işler de rayına otursun.

            Yani anlayacağınız demokrasiye çare bulundu...