Merak ediyor değilim. Eminim çünkü.

Federasyonun ne olduğu ve bu güne kadar Rumlar ohi dediği için gerçekleşmesi olası görünmeyen bu sistemin,  bir gün mucize olur Hz İsa’dan vahiy gelir de KC devleti siyasetçileri kabul ederse nasıl yaşatılabileceğini, en eskisi olan CTP den, en yenisi olan Bağımsızlık Yolu partisine kadar hangi parti, üyeleri ile gerçek anlamda bir tartışma ve sonuçlandırma yolunu tercih etmemişlerdir.

Tümü birden,  iki toplumlu iki bölgeli diye anti biyotik bir reçetenin tiryakileridir amma hiç birinin de olası federal devletin anayasası nasıl olmalıdır konusunda fikir jimnastiği babında kalsa bile bir çalışması yoktur. ( bu konuda Tufan Erhürman ile Kudret Özersay’ı kişiler olarak ayrı tutuyorum, onların fikirleri olduğuna inanıyorum )

Bir başka misal ; federal devletin bütçesi nasıl ve kim- kimler tarafından hesaplanacak, hazırlanacaktır. Ben diyorum ki, federal bütçede yatırımlar nüfusa veya federe devletlerin yüzölçümüne göre değil, federe devletler arasında gelir ve kalkınmışlık düzeyi ortadan kalkıncaya kadar, nisbi olarak daha geride olan Türk federe devletine POZİTİF AYRIMCILIK ile hazırlanmalıdır.

İki bölgeli iki toplumlu ve özellikle de SİYASİ EŞİTLİĞİ olan diye başladığınız anti biyotik ezberiniz daha bu cümleyi okurkenden bozulmaya ve itiraz, cevap yetiştirme katsayınız fırlamaya başladı. Evet başladı biliyorum. İtiraz edin de sizin görüşünüz ne bu konuda, hiç düşünmediniz değil mi, e benim söylediğim de tam o.

Biliyorum da..

Haydi kendi kendinize izah etmeye çalışın bakalım, fakir ya da orta halli Çetinkaya ile 24 kişilik takım kadrosunun 20 tanesi en ucuzu 200 000 euroya transfer edilmiş olan ve futbolcularının aylık maaşı da 20 000 euroya varan hatta fazlası olan Omonia takımı, eşit OLANAKLARA SAHİP olabilir mi.

Ve daha ne çetrefilli işler.

Hayır  federasyondan vazgeçin demiyorum.

Kendi içinizde ayrıntılı ve pençe penç tartışın diyorum hepsi bu.

Üyelerinin nerdeyse yüzde yüzü KKTC anayasasını ve anlaşma yapmaya hazırlandığınız KC anayasasını bilmeyen parti ve örgütlerle  karşı karşıyayız.

En basit kavramların anlamını gerçekten bilmediğimiz içindir ki sunulan seçim rüşvetlerine bile ‘kazanılmış hak’ demekten çekinmezken, dünya üzerinde işçi sınıfının, daha genel bir deyimle emekçilerin en büyük mücadele biçemi olan ‘ genel grev’ kavramını da içini boşaltarak, moda ettiğimiz üç saatlik uyarı grevi lafazanlığına düşürüyorsunuz.

Hürriyet çok önemli bir kavramdır ve umarım bir gün ağzına geleni söyleme serbestisi ile ifade hürriyetinin aynı şeyler olmadığına uyanırsınız.

Marxizm, sosyalizm  de çok ciddi kavramlardır ve federasyon marxizm, sosyalizm hatta sosyal devlet ve dahi özelleştirme karşıtlığı demek olmadığı gibi,  anlaşma ve barış da federasyon ile karbon kopya değildir.

Zayıf bir ihtimal ama belki örgütler ve partiler kavramları tartışmaya başlarla