Bize zor anlaşılır kitaplar gerek ''

Melih Cevdet Anday’ın bu başlığı taşıyan bir yazısını okumuştum yıllar önce. Hayata ve kendime farklı bakmaya ve kolay anlaşılır her şeyden uzak durmaya özen göstermemde bu yazının da etkisi oldu

Evvelisinde de zor biriydim.

Marifetim değildi ama zor biri olmak, 1950 ler zor yıllardı, önceleri de öyle, atalarımızın zor işleri başarmış ve güzel, yoksul da olsa güzel ve sürdürülebilir bir hayatın ustaları olması en çok da zor koşullar içinde yaşamalarındandı diye düşünüyorum.

Zordu anne babaların çocuklarına yeni ayakkabı elbise almaları yine de çocuk olmak çok güzeldi.

Çat diye ödersin parasını alırsın evlatçığa oyuncak bir at da eskiden kamıştan yaptığı atını Battal Gazi misali süren çocuğun atı kadar hızlı hatta uçan at olmaz o at. Çünkü kolayca sahip olunmuştur.

Hele de devlete kapak atıp da kolay maaşın yolunu bulmuş olanlar için ne kadar da kolay karar verilir bir şey olmuştur 5 yıldızlı otellerde düğün yapmak, ömür boyu sürecek taksitlerin esiri olmayı göze alıp da otomobil almak-değiştirmek, kolay kazanılınca kolay harcanıyor.

Her şeyimiz böyle oldu maalesef.

Kolayca parti kurunca, o partinin kolay lafazanlıklarla yozlaşması da bir gösterge hal i pür melâlimiz için.

Hiçbir parti ve partilinin sırtında yumurta küfesi olmadığından dünyanın en kolay işi olan sloganı söz diye patlatıyor kolayca, ayıklasın pirincin taşını sorumluluk duygusu ile yaşayanlar.

Kolay evlenip kolay boşanıyoruz, çok kolay bakıcıya teslim ya da kreşe teslim ediyoruz evlatları. Çok kolay sınıf geçiyor, mezun olup diploma alıyor çocuklar gençler. Üniversite öğrenimi çok kolay nedenlere dayanıyor, askerliği ertelemek, caka satmak gibi.

Çok kolay ehliyet ve av ruhsatı alıyoruz.

Çok kolay gülüyoruz, işletme fakültelerine gidip kendimizi çevremizi işletiyor ve buna da çok gülüyoruz.

Ortada gerçek sebep yokken çok kolay teslim oluyorsunuz.

‘ bize zor anlaşılır kitaplar gerek’ demişti Melih Cevdet Anday.

Evet öyle
o kadar alıştık ki kolaya
hayatımız ve biz çok kolay olduk