Ordadır o.

Bir ağaç, en azından bir ağaç vardır yolunuzun üstünde. Nereye giderseniz gidiyor olun  ya da dönüyor olun bir başka yoldan, bir ağaç en azından bir ağaç vardır yolunuz üstünde.

Görmemiş, umursamadığınız için görmemiş olsanız da o vardır, ordadır ve sizden fazla buralıdır, yerlidir ve dünyalı.

Sizin omzunuza kuş konmamıştır hiç,  onun dalları cıvıl cıvıldır kuş sesleri ile ve kuşlar dört iklim yedi bucak uçmuştur hiç bilmediğiniz, gidip görmeyi aklınızdan geçirmediğiniz diyarlardan gelmiş olabilir.

İki eliniz var sizin, ağacın milyon yaprağı, medyadan bakarsanız bakmış olursunuz hava, iklim durumuna o havanın, iklimin ta kendisi.

Kirletirsiniz havayı çevreyi, temizler o,  binlercenizin kirlettiğini.

Ordaydı siz doğmadan ve doğarken, siz önemsersiniz kendinizi tarih coğrafya adına, o tarih,  coğrafya ondan sorulur.

Yürür gidersiniz önünden yanından nereyenizi sormaz, kökleri ile haberleşir ta ötelerle, alıç ya da ardıç, çam selvi çınar olması ne fark eder ki. Hiç duymadığınız sesi var ve lisanı anlaşır diğer ağaçlarla, haber alır onlardan haberdar eder.

Kendinizi önemsersiniz hem de çok ve önemsedikçe kendinizi bir şeyler eksilir hayattan tabiattan, siz daha fazla önemsedikçe kendinizi ve işinizi daha da eksilir hayat tabiat.

O tazeler yeniler kendini ve tabiatı hayatı.

HİŞT diye bir hikayeden haberiniz bile yoktur.

Hışırdar ağacın yaprakları.

Hişt der.

Ben buradayım, buralıyım, konuğumsunuz benim ve toprağın.

Ağacım ben. Ağaç, toprağa suya güneşe hayata sevdalı.

Ya siz