‘ Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük abiler’ der Ece Ayhan bir şiirinde.
Şairdir der. Desin karışan görüşen itiraz eden yok .
Yok ama öte yandan da siyasal partiler, kendilerini sivil toplum örgütü zanneden anayasal örgütler var ( parantez açmak şart oldu. Evvel emirde sivil demek örgütsüzlük demektir, genel kurulu, seçimi,  başkanı, yönetimi olmaz. Bir konuda- bir sorun karşısında duyarlıkları olanlar bir araya gelir, konuyu-sorunu elbirliği ile çözer ve dağılırlar. Yanisi şu, başkanınız, tüzüğünüz, seçiminiz varsa sivil değilsiniz nokta. Kapa parantez )
Bütün resmi örgütlerin tüzükleri var, bu anayasal bir zorunluluktur. Siyasi partilerin tüzüğe ilaveten programı da var.
Ve üyeler tüzüklere ve programa uymakla yükümlüdürler.
Türkiye’de yapılan son seçimlerin ertesinde kimilerince ciddiye de alınan bir geyik başlatıldı seçimin galipleri tarafından.
Devlet Bahçeli kendi partisi dışında bir partiye oy verdiği için MHP üyeliği tartışmalıdır ve üyelikten ihraç edilmelidir diye.
Gülmeyin, komşunuza gülerken başınızda aynı dert var da o kadar devrimcisiniz ki devrildiğinizin farkında değilsiniz.
Tüzük ve programa uygun davranarak devrimcilik olur mu diye kendinizle tartışmak aklınıza bile gelmiyor.
Gelmesin de zaten. Ne siz devrimcisiniz ne de örgütünüz, sendikanız partiniz.
Yetinmiyor partiler programları ile ve tüzüklerine de çok kesin net bir madde-hüküm koyuyorlar.
‘ parti üyesi partiye- parti adayına oy vermeye mecburdur’ diye. Vermiyen de ne demekse disiplin suçu işlemiş olur, disiplin kuruluna sevk edilir.
Sevsinler devrimci tüzüğünüzü.
Ve yine ayni partiler, vekilleri ve başkanları marifeti ile seçimlerde karma oy kullanmayı yasal hale getiriyorlar.
Yahu durun, kime oy verileceğinin işaret eden yasalar, tüzükler, programlar varsa seçim yapmayın.
Ama yapmalısınız çünkü örgüt ve parti denen tüzel kişilklerinin güdeceği, yöneteceği, gerçek bireylere ihtiyacı var ( ikinci parantez. Cumhur ilk defa insan ya da kişi demedin birey dedin, noluyoruz, evet birey dedim, çünkü tüzel kişilik, alır insanı kendinden,
insanlığından kişiliğinden ve bireyleştirir, tıpkı çobanın 54-78-100 bireyden oluşan sürüsü gibi.)

İnsanı, kendisi olan insanı güdemezsiniz, ona kime oy vermeye mecbur olduğunu dikte edemezsiniz, ama o kendisi gider de öz benliğini tüzel benliğe kurban ederse.
Tüzüklerle çarpışamaz.
Napar boyun eğer