Geçen gün Girne-Güzelyurt yolu üzerinde yaya olarak gitmekte olan 65 yaşındaki bir Türk, bir Rumun dikkkatsiz sürüşü sonrasında ölümüne neden olmuştur. Haliyle o Rum, “Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu başkasının ölümüne neden olmak”tan ötürü polis tarafından tutuklanarak mahkemeye sevkedilmiştir.

                Bu olay, KKTC topraklarında meydana gelen bütün Türk kazazedelerin olayından farklı değildir.  Nasıl ki kazalara sebep olan ve başkalarının hayatını bitiren kişiler mahkemece yargılanıp hapse gönderilirler, bu olayda da o Rum, herhalde gerekli cezayı alacaktır.

                Şayet bir Türk güneyde bir Ruma çarpmış ve ölümüne neden olmuş olsa, herhalde polis, bizim gibi bir uygulamaya gidecekti.  Belki de daha katı kurallar uygulancaktır o Türk için.

                Bu tür olaylar sosyal ilişki açısından Türklerle Rumlar arasında gerginliğe neden olur.  Lakin her iki tarafta da yasalar geçerlidir.

                Son zamanlarda binlerce Rum, aracı kuzeye geçmekte ve euro bozarak paralarını TL’ye çevirmekte ve daha ucuza alış veriş yapabilmektedir.  Kuzeye geçenlerin bir kısmı Girne’de keyif yapmaya gelir, kimisi de kuzeydeki gazinolara uğrayıp şans oyunlarından yararlanıyorlar.

                Aklımdan türlü şeyler geçiyor kuzeye geçen Rum araçları ile ilgili...

                Mesela Atatürk Meydanı yanındaki postahane önündeki sakat ve özürlü insanların mavi boyalı park yerine koyan pek çok Rum gördük.  O Rumlar güneyde böyle bir yanlış park yapabilirler mi?  Yapamazlar.  Oradaki polis analarını ağlatır.

                Fakat o yanlış parkı yapan veya yapanlar, “Nasıl olsa beni yazamayacaklar ve ben de elimi kolumu sallayarak güneye geçebileceğim” zihniyetindedirler. 

                Şayet bir Rum kuzeyde trafik cezasına çarptırılırsa, herhalde bilgisayarlara işlenen suç unsuru, sınırdan geçişte kendini gösterir diye düşünüyorum.  Yoksa bunlar için tedbir alınmazsa bu işin ucunu bucağını tutamaz ne polisimiz, ne de mahkeme.

                Gerek trafik polisimizin, gerekse belediye zabıta memurlarının kesmiş oldukıları cezaları, ceza yiyen Rumun mutlaka cezasını ödemeye mecbur etmek lazım.  Bir yerde bizim de, bütün kurumları ile devlet olduğumuzun gerçeğidir güneyden gelen komşularımıza cezasını ödetmek.

                Zaman zaman kuzeyde de kazalar meydana gelmektedir.  Türk ve Rum sürücüler çarpışınca mecburen polis olaya el koyar ve sorun belgelenir.  Tabii ki gerek kuzeye geçişlerde, gerekse güneye geçişlerde sürücüler, üçüncü şahıs araba sigortası çıkarmak zorundadırlar.  Devreye sigortalar girince sorun çözümlenir esasında.

                Bence kuzeye geçen Rumlar, güneye geçen Türklere kıyasla daha huzurlu ve daha rahattırlar.

                Geçmişte güneye arabası ile geçen bazı Türklerin araçları darbedilmiş ve Rum polisi o olayları ört bas etmiştir veya es geçmişlerdir.

                Güneyde kaza yaparsanız anlatın halinizi bostancıya. 

                Bir yerde Rumların fanatizmi kendini gösteriyor bu tür trafik veya kasti darplarda bile.

                Bugüne kadar güneyden kuzeye geçen Rumlar, bizim topraklarımızda herhangi bir nahoş olayla karşılaştılar mı?

                Kesinlikle karşılaşmadılar ve karşılaşmayacaklardır da.  Çünkü biz insanız.

                İki toplumun ileride yan yana yaşamasında bile çok büyük sorunlar olacaktır, şayet anlaşma olursa.

                Her zaman söylediğimiz bi söz vardır.

                “Rumlarda deve kini vardır” derdi eski insanlar.  Halbuki biz o kadar acı yaşamışız ki, yine de acılar ve geçmişe sünger çekerek geleceğe bakmışız.

                Bu son olayda mahkemenin zanlıyı üç günlük tutukluluk süresinden sonra onu salıverecek mi?

                Yoksa süreyi uzatacak mı?

                Bekleyip göreceğiz...