De ki ;
Tuzu tanımış, taşa kazınmış
Hükümdür hüzün
Ve açılır saklısında beklemiş
Kalbimin yüzün.
Elma bir suyu bekler, uçsun diye bir kuş dallarından
uçsun bir kuş gül.
Su,
geceden kaçak karanlıktan, asker kaçağı, kanun nizam devlet kaçağı yol kaçağı. Gül tutkunu. Dökülmüş yaprağına karanfilin uzar gider. Kanlar içinde kokulu yaram. Tuz basılmış kanayan
De ki ;
Yüzüm
Ayaçmaz gecelerde
Yaktığı ateş dağları Aşmış
Atın
Su
Gece de akar, durduramaz karanlık ne de zulûm, kaçmış Olimpus’dan, tanrılardan ordulardan bahçe tutkunu tarla bostan tutkunu sızmış yaprağına asmanın narın uzayıp geldi aşıp dağları. Dağları karanlığı ve çağları.
Dev durdu başında
Masalcılar
Suyun başını devler tutmuş diye anlatır
Su ve
Bir garip oğlan / bir garip kız kendileri vardı bir bir de sevdaları.
De ki ;
Tutup ellerinden takıp ağızlarına ses ettiler en eski sesini insanın yazısını şarkısını
Yazdılar alınlarına kendi yazılarını aşk diye hürriyet diye yürüdüler uzaklara ufuklara uzak ufuklara kaf dağının ardına ve sesine oyunda çocukların
Almışyatırmış
Yelesine yüzümü
De ki ;
Şimdi başındayım uzanan çocukluğuma yolun, saflığa arı duruluğa uzanan, yolumda koparmış ipini kaçmış elden ellerden uçurtmayım
Yazarken duvara yarasını
Vurulmuş Yakışan yerinden Kurumayan kanıyım
De ki ak içelim
gidelim