Ukrayna ve Kırım’da gelişen siyasi ve militarist olaylar , Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’de. Türkiye’nin önemini bölgede artırmıştır .
1990 yıllarında dağılan SSCB nin ortaya koyduğu konjonktür durum . Türkiye’nin bölgedeki jeopolitik durumunu zayıflatmıştı .
Dünya tek kutuplu hale gelmiş , ABD dünyada at koşturtmaya başlamıştı .
Gürcistan ve ona bağlı Osetya ve Obezya olayları ile Rusya’nın da dünyada, tekrar bir güç olduğunu ortaya koymaya başlamıştı .
Ukrayna ve Kırım olaylarından sonra da Rusya , dünyanın tek kutupluluğuna son veren resmi açıklamasını yapmış ve kutbun birini de kendilerinin teşkil ettiklerini açıklamıştı .
Putin’in gelmesi ile Rusya , her yönden gelişmeye ve büyümeye başladı .
Enerji konusunda , dünya devleri arasına girdi .
AB’yi , enerji konusunda besleyen tek alternatif ülke oldu .
Yani , AB , enerji konusunda Rusya’ya bağımlı .
Putin’in Rusya’sı son olaylarla göstermiştir ki , Batıyı , kendisine karşı hareketsiz kılmıştır .
Yani , Rusya karşısında , çaresiz bir durumda .
Bütün sanayisi ve dolayısı ile ekonomisinin geleceği , Rusya’dan aldığı gaza bağlı .
Ukrayna ve Kırım olayları da göstermiştir ki , AB , Rusya’ya karşı ciddi bir yaptırıma gidememiştir .
Biri, enerjiden dolayı .
Diğeri de , bir çok Akdeniz ülkesi olan AB ülkeleri , Rusya’yla olan serbest ticaretleri nedeni ile öyle bir yaptırımla , kendilerinin ticaretleri de zarar görecek.
Bundan AB ülkelerini kurtarmak için , Rusya’ya olan doğal gaz bağımlılığından , bunların kurtulması gerek .
Bunun için de , bu gazı , AB’ye başka kaynaktan götürmek gerek .
Bu kaynak da , Kıbrıs açıklarında bulunan gaz .
Bu gaza , sözde Kıbrıs Cumhuriyeti ve İsrail Devleti muhatap .
AB’ni , kurtaracak bu kaynaklar .
ABD ve AB, bu kaynaklara bel bağladı .
Ama gelin görün ki :
“ Evdeki hesap çarşıya uymadı .”
Nasıl mı uymadı ?
Gerek , Afrodit’te ve gerekse , İsrail’in bulduğu MEB gaz , AB ülkelerine yetmiyor .
Hele hele , Afrodit’e bağlanan umutlar saman ateşi gibi söndü .
Rum tarafının Kıbrıs müzakerelerinde , zamana oynamasının bir nedeni de bu .
Zaman içerisinde , diğer parsellerden gelecek olan sonuçlara bel bağladı .
İsrail gazının ise gidebilmesi için , Güneyin ve KKTC ‘nin izninin alınması gerek .
Her hal ve şartta , AB , kendisini kurtaracak olan muhtemel gazın , kendisine vasıl olacağı toprak, Anadolu toprağı olacaktır .
Rusya , AB ‘ nin , gaz konusunda bağımsız olmasını sağlayacak gelişmelere karşı . Karşı projelerini ortaya koyacaktır .
Rusya’dan her şeyi ile bağımsız olan bir AB , Rusya’ya karşı , Rusya’yı olumsuz yönde etkileyecek, her türlü tedbiri alabilir .
Bunun için , ille de şimdilik İsrail gazının Anadolu’dan geçirilmesi ön planda durmakta .
Bir başka geçici olasılık ise , ABD’ den kaya gazlarının , Avrupa’ya aktarılması .
Bu dediğim gibi geçici bir tedbir .
Bir olasılık da , Azeri gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya gönderilmesi .
Bütün bunlar göstermektedir ki , Enerji açısından Türkiye’nin konumu artmıştır .
Bir de, Rusya’nın, bölgede militarist faaliyetleri de hesaplandığında, önem bir o kadar daha artmaktadır .
Güneyin, müzakereleri, zamana yaymasının bir gerekçesi de, KKTC’de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri .
Bunu açıkça Anastasiadis Efendi söyledi !
“Çözüm 2015 sonunda diye .”
Senaryo , Sn. Eroğlu verici değil .
Yani Rum tarafının isteklerini, verme niyetinde değil .
Yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde , Eroğlu gidecek , gelecek olan ise ,
kendilerine göre verici olacak ve istediklerini alacaklar !
Zamana oynamalarının bir nedeni de , güven artırıcı önlemler adı altında , egemenliklerini KKTC ‘ ye yaymak .
Bunun son örneği, Mağusa surlar içinde görüldü .
Olay, ne dini ibadet .
Ne de, dinler arası kültür .
Ne de, güven yaratıcı bir önlem .
Ne de, barışa bir katkı .
Olay , güneyin , kiliseyi de kullanarak , KKTC de egemenlik taslaması .
Buna da , KKTC de bazı çevrelerin bilerek ve bilmeyerek katkı koymaları .
Törene KKTC den , gitmeyen kalmadı .
Mağusa kaymakamı .
Belediye Başkanı .
Milletvekilleri .
Adamlar, KKTC tanımıyorlar .
Adanın, tek hakimi olduklarını iddia ediyorlar .
Kendilerinin, güneyde seçtikleri sözde Mağusa Belediye Başkanını da getirdiler.
Bizde bunun ismini değiştirenler oldu !
“ Maraş Belediye Başkanı “ olarak değiştirildi .
Törende bizim yetkililer de konuşma yaptılar .
Acaba bu yapılan konuşmalar , Rumların KKTC de egemen oldukları iddialarını , destekler bir mahiyete dönüşmedi mi ?
Rumların ekmeğine, yağ ve bal sürülmedi mi ?
Adamlar geçtiğimiz ay , 1 Nisan EOKA gününü kutladılar .
Hepsi EOKA’nın yolunda gideceklerine dair, yeminler, antlar içtiler .
Kıbrıs Helenizminin tek kurtuluş yolunun, bu olduğu konusunda hepsi birleşmedi mi ?
Bunlar, açık ve seçik bilinmekte .
Ayinlerin , maksadı da bilinmekte .
KKTC ‘ de bunlara destek verenlerin maksadı ise ne ?
Bu , güven yaratıcı önlem , barış veya dinler arası kültürün yaşatılması açıklaması ile de geçiştirilemez .
Sn. Eroğlu, emeklilerin Kongresinde konuştu .
“İki tarafın talepleri arasında dağlar kadar fark var . Üniter devlete geçmemizi ve veto hakkımızın olmaması teklifinde bulundular .”
Bu veto hakkı çok önemli .
Adamlar ” sizin nüfus bize göre çok küçük . Bu veto hakkı size verilirse , nüfusumuza göre adil olmaz .”
Bize bunu söyleyenler , AB içerisindeki nüfuslarına bakmıyorlar .
600 000 kişi , veto hakkı ile AB’de, at koşturtuyor .
Bize de gelince “ nüfusunuza göre konuşun “ diyorlar .
Sn. Eroğlu , bu konuşmayı yaptı diye , bizdeki “ işbirlikçi ve teslimiyetçilerden “ yine “ barış düşmanı “ olarak suçlanacak .
Artık bu tür suçlamalar, halkımızda ekşimeye başladı .
Ekşiyen yemeğe, insanlar dönüp bakmaz bile .
Türkiye’nin, bu gelişen dünya koşulları içerisinde , önemi , soğuk savaş dönemimden de daha fazla artmıştır .
Yeter ki bu iyi değerlendirilsin .