BM , 1963 , 1974 arası, Türk’lerin, Rum’lar tarafından hiçbir günahı ve suçu olmamasına rağmen alınıp , kaybedilmesi karşısında bir tavsiye nitelikli karar üretti .
Kararda , bu kayıp Türk’lerin ailelerine , tazminat ödeme kararı da var .
Bu 502 kayıp Türk’ün , halen tümü bulunamamıştır .
Kör kuyulardan veya tahmin edilemeyen yerlerden, bazıları çıkarılmıştır .
Bu kararın , maddi yanından öte , en büyük yanı . BM , Kıbrıs’ta , 1963 yılından itibaren , Rum’ların Kıbrıslı Türk’lere karşı bir yok ediş hareketi başlattıklarının da bir kanıtı değil midir ?
Hani Batı , adalet terazisinin kantarının topunu Rum’lardan yana koyduğu her platformda . Kıbrıs’ta olayları, 1974 ‘ de Türkiye’nin adayı bir işgal olayına dayandırmalarının da, artık bu karar karşısında tutunacakları dal bıraktı mı ?
1963 ‘ de , Cumhuriyetten dışlanan , Devletten dışlanan ve Rum’lar tarafından işgal edilen Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde , 11 yıl içerisinde Türk’lere yapılan, bir yok ediş hareketi .
Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen alınan bu karar , BM de Kıbrıs olaylarını bilen bir çok üyenin de mevcudiyetini ortaya koyması bakımından.
Bizim açımızdan önemli olsa gerek .
Yoksa iş sadece ABD ve AB’ye kalsa, işimiz yine dumandı .
Bu karar , 11 yıl gettolara mahkum edilmiş olan Kıbrıs Türk Halkına yapılmış olan, soykırımın bir parçası .
Bunu da yapan , Kıbrıs Cumhuriyetini işgal eden Rum’lar ve onun destekçisi Yunanistan ve bazı uluslar arası ülkeler .
1963 ‘ de Kıbrıs Cumhuriyetini işgal eden ve Kıbrıs Türk’ünü dışlayan Rum’lar , halen Kıbrıs Cumhuriyetinin başında .
Yani , işgali, adalet terazileri bozuk olan devletlerin desteği ile devam ettiriyorlar .
BM’nin bu kararı , içine girmeye can attığımız AB’ye bir tokat niteliğinde olsa gerek .
Çünkü adamlar , Kıbrıs olaylarını ,adada tüm gerçekleri bilmelerine rağmen
Kıbrıs sorununun 1974 ‘ de başladığını ileri sürüyorlar .
Buna dünyanın jandarması olduğunu iddia eden ABD de dahil .
ABD ‘ ye değinmişken , biraz da , adaya gelen Başkan yardımcısına değineyim .
Adam, geldi .
Hava alanında .
“ Adada meşru hükümet Kıbrıs Cumhuriyetidir ” terennümünde bulundu .
Geliş nedeni, iki lidere de eşit olarak davranmak ve muamele yapmak .
Adaya gelmeden , fetvalar savrulmaya başlanmış .
“ Bayrak , Sembol , Kuzeyin konumunu yükseltici davranışlardan sakınılacak. V. s , v. s .
Görüşmelerin ardından, her şey durulup olayları irdelediğimde . Biden Efendinin meğer adaya gelişi Kıbrıs Türk’ünü aşağılamak ve hor görmek .
Görüşmeler eşit olacaksa idi , güneydeki gibi davranmak zorundaydı Bay Biden .
Baş Piskoposluk binasında , Türk tarafının dini liderini kabul etmesi ve oraya istemesi eşitlikle bağdaştı mı ?
Sn . Atalay , azınlıkları temsil eden din adamları ile oturtuldu .
Biden Efendi ise, Baş Papazla, baş başa ikili görüşme yaptı .
Niye Sn. Atalay’ı makamında ziyaret etmedi ?
Sn . Atalay , Kıbrıs Türk tarafının bir azınlık olarak temsil edilmesine, niye katıldı ?
Maronit’ler , Ermeni’ler ve Latin’lerin seviyesine Kıbrıs Türk Halkını getirme yetkisini nereden aldı ?
Bu şartlarda , görüşmeye gitmese idi ne kaybederdi ?
Gelelim Cumhurbaşkanlığındaki görüşmeye :
Giriş kapısında , basına poz vermek için Sn . Eroğlu’nun yaptığı teklife ,
gösterdiği tepki , televizyon ekranlarında herkes tarafından seyredildi .
Belli ki, karşı taraftan, doldurulmuş olarak geldi .
Yemekte , Maraş dayatması ise ayrı bir skandal. Saçmalık .
Sn. Eroğlu’nu kafa kola alıp baskı yaparak , Rum’ların hanesine artıları nakletmek misyonu, orada tutmadı .
Basında çıkan haberlerde , Sn. Eroğlu “ Burada durmam giderim “ demiş .
Çok iyi demiş .
Biden Efendi, başka ne terennümlerde bulunmuş ?
“ OYUNCU DEVLET , BÖLGEDEKİ KİLİT ÜLKE , STRATEJİK
ORTAK .”
ABD ‘ nin güneyle politikaları, bu düzeyde görülmektedir .
Bay , Biden , çözüm için de, ada için de, mali kaynakları , arttıracağı müjdesini verdi .
Bu açıklama , her halde yandaş kurumların yöneticilerinin, salyalarını akıttı .
Biden Efendi . Güneyi, Kıbrıs Cumhuriyetini, yani Kıbrıslı Türk’lerin atıldığı Kıbrıs Cumhuriyetini, meşru sayıyor .
Öyle görüyor .
Bu bir, ABD politikası .
1963 , 1974 yıllarında meşru olarak kabul edilen idare tarafından alınıp öldürülen ve hala daha akıbetleri belli olmayan, 502 Türk’ün , katledilişini de, meşru olarak mı görmektedir ?
Bu , çok ciddi bir soru işareti olarak kamu oyunun önünde durmaktadır .
BM kararı, bir çok ezberi bozmuştur .
Bunun üzerine gidilmeli .
Dün AP seçimleri, yapıldı .
Bizim sözde solcular, hayal kırıklığına uğradı .
Neden mi ?
Adamlar , onlar için çırpınanları bile, seçmen listesine almadılar .
Hani hep deniliyor ya ” birleşeceğiz , uluslar arası hukuk , uluslar arası hukukun bir parçası olacağız .”
Aha güneyde , hukuk, uluslar arası değil mi ?
Uluslar arası .
Beyler, hakkınızı, niye aramıyorsunuz ?
Yoksa bu uluslararası olay, bir aldatmaca mı ?
Uluslar arası hukuk ve adalet :
“ AT BİNENİN
KILIÇ KUŞANANINDIR .”
Bu böyle biline .
Uluslar arası hukuku da, adaleti de , at ve kılıç belirler .
Son sözüm .
Biden Efendi, Kıbrıs Türk’ünü aşağıladı .
Ben, aşağılayana bakmıyorum !
Aşağılatana, bakıyorum .
Unutulmasın ki, Türklük, tarihten önce de vardı .
ABD bunu, iyice bellesin .
Gövde gösterisi ile Kıbrıs Türkünün dize getirileceği zannediliyorsa. Bay Biden, boşuna gayret .