Rum toplumu lideri Nikos Anastasiadis yine birşeyler yumurtladı.   Yumurtladığı şeyler, Kıbrıs gemilerine Türkiye’nin limanlarını açmaması.
Daima önemli günler olduğunda Anastasiadis arslan kesilir nedense.  O önemli günle ilgili birkaç söz söyledikten sonra sözü, yine Türkiye’ye, Türk askerine ve sözde Rum çıkarlarına getirir.
Nitekim geçen gün Rum Denizcilik Odası’nın 29’ncu Genel Kurulu’nda şu sözleri sarfetmiş bizim balligari.
"Türkiye’nin Kıbrıs gemilerinin, Türk limanlarına yanaşmasına uyguladığı yasaklama dönemlerine son verme çabalarımız devam ediyor ve bu çabalar yoğunlaşacaktır.  Kıbrıs bandıralı gemilere uygulanan Türk ambargosu yasadışıdır ve kaldırılması gerekir.”
Anastasiadis bu sözleri ile çabuk hırsız olduğunu bir kez daha kanıtladı.  Tam 54 yıldan beri gasp ettiği Türk haklarını unutmuş gibi, bir plak gibi durmaksızın Türkiye’nin Kıbrıs bandıralı gemilere limanlarını kapatmasından söz ediyor.
Anımsadığım kadarı ile aynı konu yine gündeme gelmiş ve Türkiye siyasileri Rumlara bir teklifte bulunmuştu:
“Sen Kıbrıs Türkleri’ne Ercan’a direk uçuşları kabul et, biz de sana limanlarımızı açalım.”
Ancak dönemin Rum siyasetçileri buna yanaşmamışlardı.  Esasında bu konu, iki toplumlu görüşmelerin bir maddesi haline gelecek bir husustur.  Yani yine düğüm, Kıbrıs sorunundaki uzlaşmazlıkta.
İnsanda biraz utanma olmalı.  Sanki bütün bu hakların yenişi yokmuş gibi durmaksızın Kıbrıs bandıralı gemilerden ve onlara kapanan Türk limanlarından bahsediyor.
Anastasiadis müsaade etsin artık...  Rumların yıllarca yaptıklarını bir tarafa fırlatıp atamayız.  Bir anda herşeye sünger çekemeyiz elbette.  Karşınızdaki düşman size her türlü ambargoyu uygularsa, ihracatınıza, hava limanınıza, seyrüseferlerinize ve daha nice haklara el koyarsa, tabii ki bunun bir karşılığı olacaktır Bay Anastasiadis.  Bu hakkı da Türkiye size teslim ederse Kıbrıs sorunu hiç çözümlenmez bundan sonra.  Şu anda belki söndü veya sönecek gibi bir ışık da olsa Kıbrıs sorununun çözümü için (ki bana göre yoktur ve kalmamıştır), Türk limanları Kıbrıs bandıralı gemilere açılırsa hiç çözümlenmez, bu da bilinmesi gereken bir durumdur.
Türk limanlarına uğramayan gemi yoktur, Rum bandıralı gemilerden başka.  Çünkü Türkiye’nin onlarla hiçbir sorunu yoktur.  Bu durumda Rum tüccarlar veya gemi taşımacıları, mecburen mallarını Yunanistan’a indirir, oradan da kara yolu ile Karadenize kıyısı olan nice ülkeye öyle sevkeder mallarını. 
Tabii ki bu da, Rumların Türklere uyguladığı ambargonun bir bedelidir elbette.  Veya Türklere uygulanan manevi işkencenin bir başka şeklidir.  Müstahaklarıdır da.
Rumlar adam gibi oturup şerefli bir anlaşma yapsa ve adada eşitlik ilkeleri içinde yan yana iki cumhuriyetçik hayat bulsa, Türk limanları Kıbrıs bandıralı gemilere açılmaz mı?  Açılır elbette.  Ne zaman?  Rumlar yola geldikleri zaman.
Bizim için hava hoş.  Tam 54 yıldan beri ambargolarla yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.  Allah Türk milletine güç versin ki, bize para veriyor, hayat veriyor, nefes veriyor ve hayata tutunabiliyoruz.  O bağlamda “Biz bu acılara ve yokluklara, zorluklara alıştık” diyerek eleştirilerimizi Rumlara yöneltiyoruz.
İşte Anastasiadis’in yaptığı da çabuk hırsız gibi davranıyor.  Haklı olan Türklerin çıkarlarını sırf yok saymak için, daha baskın bir politika ile kendini dünya kamuoyu önünde haklı çıkarmaya çalışıyor.
Gerçeği söylemek gerekirse, herşeyin bir bedeli var Bay Anastasiadis.  Biz bedel ödedikçe, mutlaka siz de bir bedel ödeyeceksiniz.