Avrupa Birliği (AB) lafına dahi azımsanamayacak bir kitle bayılıp, bitiyor.
Öyle ki büyük bir propaganda yürütülmesi ile meydanlara çıkılıp onun uğruna helak olunmuştu.
Seferber olunarak halka AB sevdası aşılama çabası çerçevesinde epey faaliyette bulunulmuştu.
Ancak duyulan sevdaya ve gösterilen büyük çabaya karşılık AB ne yapmıştır?
AB sevdası uğruna helak olunurken; AB, Türk halkına nasıl davranmıştır?


*


AB, bugüne kadar Türk halkına karşı sevgi göstermemiştir.
Aksine, Türk halkının kuyusunu kazmak için birçok karar alarak uygulama yönüne gitmiştir.
Mesela ne yapmıştır?
Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi mahkemelerinin KKTC’de de yetkili olduğunu ve alacağı kararların tüm AB ülkelerinde de uygulanması gerektiğini belirtmiştir.
Yani, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi organlarının KKTC toprakları üzerinde söz söyleme ve karar alma hakkı olduğunu ifade etmiştir.
Daha açık bir dille, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tüm Kıbrıs üzerinde karar alması ve bunun geçerli olması yönünde görüş belirtmiştir.
Böyle bir şeyi bizim kabul etmemiz mümkün değildir. Bu hakkımızı, hukukumuzu ve egemenliğimizi inkar etmek olur.
Fakat, bizim varlığımızı korumamız ve hakkımız AB’nin zerre kadar umurunda değildir.
Tıpkı, “Kıbrıs Cumhuriyeti” diye kabul ettiği Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 1960’ta kurulan Cumhuriyet olmamasını ve uluslar arası anlaşmaları umursamayarak onu AB üyesi yapması gibi.


*


Bugün, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tüm Kıbrıs’ta söz sahibi yapmaya çalışan AB, geçmişte de yine Türk halkına diz çöktürmek için ihracatımızın önüne engel koyma yönüne gitmişti.
AB boynumuza ilmik geçirip, bizi teslim olmaya zorlamaya çalışırken, AB’ye bayılanlar sevdalarından vazgeçmeyerek AB’ye bayılmaya devam etmişlerdir.
Buna karşın AB; Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni üye yaparak aleyhimize adım atmayı sürdürmüştür.
Referandum döneminde vaatlerde bulunarak bizi aldatma yönüne gitmiştir.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tüm Kıbrıs’ın yönetimi olarak kabul ettirmek için manevra üstüne manevra yapmaya başlamıştır.
Yok, Türkiye, Kıbrıs’tan askerini derhal çeksinmiş!..
Yok, Türkiye, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne limanlarını açsınmış!..
Yok, Türkiye, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile normal ilişki kursunmuş!..
O da yetmedi şimdi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi vasıtası ile müzakere masasına taraf olarak oturma girişimine girmiştir.
AB’nin bu tavrına hay hay denilemez.
AB’nin böylesine haksız ve yanlı tavrına ancak ve ancak “hadi oradan” denilir.
AB’ye her şeyden önce şunu söylemek lazımdır:
Kıbrıs sorununu biz değil Rumlar yarattı.
Rumlar tarafından yaratılan Kıbrıs sorunu AB’nin koymaya çalıştığı kurallarla çözülemez.
Türk ve Rumların ortaklığında kurulan cumhuriyetin unvanını Rumlar gasp etti diye onlara boyun eğecek değiliz.
Rum Yönetimi müzakere masasından kaytarırken AB’nin vereceği kararlarla işin başka mecraya çekilmek istenmesi kabul edilemez.
Yanlı ve haksız tavrına karşı AB’ye bayılacak değiliz.