bence felsefe, dinle bilim arasında bir yerdedir, hatta bilimden çok dine yakındır, bu benim kanaatim. Çünkü felsefe bilim değildir. Din nedir, söyledik, bir efsanedir dedik. Bilim, söylediğim ölçüler içerisinde mutlak olmamakla birlikte evren hakkında bilinebilir olanın sistematik, yöntemli, tutarlı, kanıtlanabilir bilgilerin toplamıdır. Şu halde felsefe ne bilimdir ne dindir. Peki din gibi bir efsane midir? -Hayır, değildir.   

  Felsefe, deyim yerindeyse bir ayağı bilimde bir ayağı dinde olan bir şeydir. Dinden bir şeyler alır: Bütünlük, tutarlılık, estetik, ereksellik, anlam . Bilimden kanıt, şüphe ve de temellendirme alır. Ve ikisinden de farklı bir şey yapar. o ne bakımdan bilimden ziyade dine yakındır? Çünkü felsefe de din gibi bir dünya kurar, bilim kurmaz. Bilim analiz yaparak, analitik olarak dünyayı açıklar. Hangi bilim olursa olsun orada durur. “Bitti, olay bu” der ve daha ileri gitmez. Giderse o artık bilim değildir. Felsefe ise orada durmaz. aldığı bütün verilerin üzerine, dine benzer bir şekilde bir şey kurar, bir sentez yapmaya çalışır. Bir ahlak geliştirir. Bir -ne diyelim- siyaset geliştirir. Siyaset felsefesi nedir? “insanların nasıl yönetilmesi gerektiğine dair bir öneri”

  Siyaset biliminin verilerinden hareketle “insan şöyle yönetilirse –tarzında çıkarımlar yapar, öneriler ileri sürer. liberalizm sadece ekonomik değil felsefi bir sistemdir mesela. Bilimse ne liberaldir ne sosyalist. Ekonomi ne liberaldir ne de sosyalist. Felsefede değerler vardır, anlamlar vardır, erekler vardır, amaçlar vardır. Bu bağlamda hayatta en hakiki mürşit ilim falan değildir. Daha doğrusu, tabi ki eğer bir mürşit varsa, bir mürşide ihtiyaç varsa -benim kanaatime göre- o şu anda modern insan için felsefedir. neden? Bir dünya kuruyorsa siyasi olarak, sana diyor ki demokrasiyi öneriyorum. ahlaki olarak, diyelim ki erdem ahlakını öneriyorum. Veya ekonomi olarak özgür teşebbüsü, öneriyorum. Soruyorsun, “niye bunları öneriyorsun?” E diyor ki, “Bak, tecrübelerim bunlar benim. tarih böyle. insan hakkındaki tecrübelerim bunlar. Bunlardan hareketle sana bunları öneriyorum.” anlaştık mı? Bilim sana hiçbir şey önermez. tekrar ediyorum. Hiçbir şey önermez.

  Bir zamanlar biz de çocukça bilimsel sosyalizm türünden saçma sapan şeyler ileri sürerdik. (oysa) sosyalizm bilimsel değildir. Sosyalizmin bilimle uzaktan yakından ilgisi yoktur. komünizm de bilimsel değildir. Bilim ekonomidir, fiziktir, kimyadır, biyolojidir ama bütün geri kalan, dünyayı yeniden yaşanabilir, mutlu bir şekilde birlikte barış içinde kurmamız için gereken şeyleri sen diyebilirsin ki “Bence din veriyor.”, ben derim ki “Hayır”. Ben derim ki, “insan aklı, insan tecrübesi somut, işe yarar bilgiler ışığında, onlara dayanarak, onlardan hareketle meşrulaştırılabilir, haklı çıkarılabilir öneriler getirmek felsefenin işidir. Ben ona göre yaşarım. işte düşüncem bu.” Böylece ben “insanların ahlaklı olması için dindar olmaları gereklidir” söylemine katılmıyorum. Bu da ahmakça bir laftır. Diğer taraftan “dine inanırsanız ahlaklı olamazsınız” da bence aynı derecede ahmakça bir laf! Dinin içerisinde, -sadece islam’ı kastetmiyorum, tüm dinler içinde- deyim yerindeyse ahlaki bakımdan bizim için, bugünün insanı için uygun olmayan ifadeler olabilir ama siz onu uygun görebilirsiniz. ama her din, ben biraz evvel din rasyonel değildir derken “Din ahmakçadır, din canavarcadır, din özellikle insan doğasına aykırı şeyler söyler.” de demedim. Öyle bir şey söz konusu değil!

  Din elbette, anlaşılır olarak, insanla ilgili, insan doğası ve tecrübesiyle ilgili, yine insana hitap eden kurucu, değerli, işe yarar bir takım şeyler söyleyecek. yani yardımsever olun diyecek. Zaten bir din “yardımsever olmayın. Birbirinizin boğazına sarılın.” derse o ahmakça bir şeydir, din değildir, başka bir şeydir. Din şöyle der: “kendi aranızda yardımsever olun, başkalarının boğazına sarılın.” Bunun da güzelliği budur. yani din ve ahlakı özdeşleştirerek kurulacak, “Bir adamın ahlaklı olması için illa Müslüman olması, illa Hıristiyan olması, illa Budist olması gerekir.” veya tam tersi bir biçimde, “Bir insanın ahlaklı olması için mutlaka dinlerin bir kenara itilmesi gerekir.” gibi cümlelerin ikisi de ahmakçadır. Hakikat ikisinin arasında bir yerlerdedir.