Sözcüğün modern anlamıyla kitle kristalleri ve kitleler, hâlâ aynı olan daha eski bir birimden türemiştir. Bu birim sürü’dür.* On ya da yirmi kişilik küçük gruplar halinde dolaşan küçük hordalar** arasında sürü, komünal heyecanın ortak ifadesidir.
Sürünün karakteristik özelliği büyüyememesi olgusudur. Etrafı boşlukla çevrilidir ve kelimenin tam anlamıyla ona katılabilecek hiç kimse yoktur. En yakıcı dileği daha fazla sayıda olmak olan, heyecan içinde bir grup insandan oluşur. Avlanma ya da kavga olsun, birlikte yaptıkları her ne ise daha fazla sayıda insanla birlikte yapmaları çok daha iyi olur.
Bu kadar az kişiden oluşan bir grup için, sürüye dahil olan her bir insan ayrı, önemli ve vazgeçilmez bir katkı anlamını taşıyacaktır. Bu insanın sürüye kattığı kuvvet, sürünün toplam kuvvetinin onda ya da yirmide biri kadar olabilir. Doldurduğu konum hepsi için kazançtır; bugün hemen hemen hiç birimiz için olmadığı bir biçimde, grup rezervi içinde hesaba katılır.
Bir birey zaman zaman grubun içinden çıkan ve “bir”lik duygusunu en kuvvetli biçimde ifade eden sürünün içinde, kendini asla modern bir insanın günümüzdeki bir kitlede kendini kaybettiği kadar bütünüyle kaybetmez. Sürünün değişen düzeni içinde, dans ederken ve sefere çıkarken, birey kendini tekrar tekrar sürünün kenarında bulacaktır. Sürünün ortasında da olabilir; o zaman hemen sonra kenarında bulur kendini; ya da önce kenarında, sonra tam ortasında da.
Sürü ateşin etrafında bir çember oluşturduğu zaman, her insanın sağında ve solunda başkaları olacaktır ama arkasında hiç kimse olmaz; sırtı çıplaktır ve vahşi doğaya açıktır.
Sürünün içindeki yoğunluk daima bir yanılsamadır. İnsanlar birbirlerine sımsıkı yaslanabilirler ve geleneksel ritmik hareketlerle bir kalabalık taklidi yapabilirler, ama onlar kalabalık değildir; birkaç kişidirler ve sayı olarak yoksun oldukları şeyi yoğunlukla telâfi etmek zorundadırlar.
Kitlenin bildiğimiz dört temel niteliğinden ikisi, büyük bir şevkle olması istenip, rolü yapılmasına rağmen, sürü sözkonusu olduğunda en kurmaca olanlardır. Bu yüzden diğer iki nitelik gerçekte çok daha kuvvetli bir biçimde var olmalıdır. Büyüme ve yoğunluk yalnızca oynanır; eşitlik ve yön gerçekten mevcuttur. Sürü konusunda insana çarpıcı gelen şey, sapmaz yönüdür; eşitlik, sürüdeki herkesin aklını aynı amaca, belki öldürmek istedikleri bir hayvanın görüntüsüne takmış olduğu olgusunda ifadesini bulur.
Sürü birçok biçimde kısıtlanmıştır. Sürüde görece az insan bulunur ve bu insanlar birbirini iyi tanır. Bu insanlar her zaman birlikte yaşamışlardır, her gün görüşmüşlerdir ve pek çok ortak girişimde birbirlerini tam olarak değerlendirmeyi öğrenmişlerdir. Sürü kendisine yeni katılacakların olmasını bekleyemez; benzer koşullarda yaşayan insan sayısı çok azdır ve çok geniş bir alana dağılmıştır.
Ama yine de sonsuz bir büyüme kapasitesine sahip olan kitleye göre bir bakımdan üstünlüğü vardır. Bütünüyle, birbirini iyi tanıyan insanlardan oluştuğu için kötü koşullar nedeniyle dağılmış olsalar bile, her zaman yeniden sürü oluşturabilirler. Sürü devamlılığını kabul edebilir; sürüyü oluşturan insanlar hayatta oldukları sürece sürünün varlığı garanti altındadır.
Sürü ritler ve törenler geliştirecektir ve bunlarda yer alanların yeniden ortaya çıkacağına güvenilebilir. Nereye ait olduklarını bilirler ve yoldan çıkma konusunda akılları çelinemez. Bu gibi akıl çelmeler gerçekten o kadar azdır ki bunlara taviz verme alışkanlığının gelişme şansı yoktur.
Ancak sürüler büyüdüğünde, büyüme, ayrı ayrı çekirdeklerde ve katılanların karşılıklı mutabakatıyla gerçekleşir. İkinci bir gruptan oluşan sürü ilk sürüyle karşılaşabilir ve kavga etmezlerse eğer, geçici amaçlarla güçbirliği yapabilirler. Ancak iki ayrı çekirdek olma bilinci her zaman korunacaktır.
Birleşik eylemin heyecanı içinde bu bilinç ayrılığı ortadan kalkabilir, ama bu uzun sürmez. Her halükârda, payelendirme ya da diğer törenler sırasında bu bilinç ayrılığı yine ön plana çıkacaktır. Sürü hissi her zaman, bireyin sürüden ayrı olarak kendisine yönelik duygularından daha kuvvetlidir. Ortaklaşa yaşamın belirli bir düzeyinde sürünün ayrı çekirdekler halinde olması belirleyici ve sarsılmaz niteliktedir.