Hem oku hem yaz, sonbahar kış ilkbahar yaz.

Yazdıkça okudukça konuştukça sustukça, hangi yöne açar çiçekleri bademin yer yönse eğer gök nedir.

Hep doğuya  gidilirse batıya mı varılır, hep güneye gidilince de kuzeye.

Evet dünya yuvarlak, ondandır bu ve fakat başka ne yuvarlaktır, yuvarlak mıdır okul, hep okula gidilince cehalete mi varılır.

Hep şehre gidince köye, hep köye gidilirse kente ve hep sokağa çıkılırsa eve mi ulaşılır.

Sahi ev nedir sokak ne, yön nedir ve gitmek nedir.

Gideriz sandığımız şey kalırız olmasın sakın.

Yok hayır dünyaya kazık çakmaktan söz ediyor değilim.

Sözünü ettiğim ve rahatsız olduğum şey 1983 yılında çakılı kalmak.

Duvara çakılmış paslanmış mıh gibi 1983 te durdurdu kendini  halk adına konuştuğu iddiasında olanlar.

Hep sağa gittiklerini, kendilerinin deyimi ile milliyetçilik yolunda yürüdüklerini zan ve iddia edenler 1983 15 Kasımından bırakın 2021 yılına gelmeyi, 15 ARALIK 1983’e bile varamadılar, takatları yetmediğinden değil, niyetleri olmadığından.

Bayrak elde yerinde say marş. İşte orda kalakaldılar, marş sağ ki üç marş sağ ki üç.

Hep sola gittiklerini, kendilerinin deyimi ile emeğin ve devrimin yolunda yürüdüklerini zan ve iddia edenler de, laf ile o kadar peynir gemisi yürüttüler ki solun sonu sağa mı vardı ne. Elinde orak çekiç ağzında bangır bangır sloganla, yerinde say marş marş, sol ki üç sol ki üç /  yoldaş yerini bil,  niyetsizlerin safına gir çünkü iş yapmaya niyetin yok.

Yaza konuşa, konuşa yaza yürüyüş eylemenin de varacağı bir yer vardır elbet ve o suskunluk mudur nedir.

Sesizleş diyor içimdeki ses bana.

Dinler miyim onu, daha değil diyorum kendim kendime ve vuruyorum şiire değinmeye, tadımlık, ikindi konuşmalarına, kuşluk vakti badem ağacı sohbetlerine.

Şarkılar söylüyorum içim dünyasından dışımdaki dünyaya.

Dört yön diye belletirler okulda ve fakat sayısız, sayılmayacak kadar yönü var hayatın tabiatın yaşamanın.

En uzun ve derini de iç yönü insanın