Rum Yönetimi eski başkanlarından Yorgo Vasiliu, nihayet KKTC gerçeğini gördü ve adeta bütün Rumların beyinlerine sokarcasına çok önemli açıklamalar yaptı.  Zaman zaman bazı Rum siyasiler yıllarca direndikleri gerek insani, gerekse Kıbrıs Türkü’nün gerçekçilik olgusu içindeki görünüm ve düşüncelerine vurgu yaparlar.

                Şöyle aklımdan bazı şeyleri geçiriyorum, Rum siyasilerin kullandıkları ifadeler açısından.

                Mesela bunlardan birisi, Rum Yönetimi eski İçişleri Bakanlarından Papapetrou’nun kullandığı sözlerdi.  Ne demişti yıllar önce Papapetrou?

                “Biz Rum halkı olarak Kıbrıs Türkleri’ne çok büyük insani haksızlıklar yaptık.   Tam on bir yıl onları gettolara kapattık ve insan haklarından yoksun bıraktık. Üstüne üstlük bizler, bir de insan haklarından bahseder dururuz.”

                Yine Rumların eski Dışişleri Bakanı Markulli’nin sözleri hala kafamda yankılanıyor.

                Ne demişti Markulli, kaybolan ve yıllar sonra kemikleri bulunan kardeşlerimiz için?

                “Biz Rumlar, pek çok masum Türkü öldürdük ve onların hayatlarını kararttık.  Ben şahsen Türklerden özür diliyorum.”

                Ve şimdi de Rumların eski başkanlarından Yorgo Vasiliu, KKTC gerçeğine parmak basarak, adeta Rum halkının dikkatini çekiyor.

                Bakınız Yorgo Vasiliu’nun Kathimerini Gazetesi’ne yapmış olduğu açıklamalarda ne kadar önemli ve ilginçlikler var, bir görelim.

                “Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), bir devletin bütün karakteristik özelliğine sahiptir.  1974’ten beri bu devlet vardır.  Pratikte bölünmüşlük vardır ve geçen zaman, aleyhimize çalışmaktadır.”

                Ve Yorgo Vasiliu sözlerine devam ediyor.

                “....Türklerin mahkemeleri var, meclisleri var, seçimleri var. Şayet  1975, 1976 ve 1977’de çözüme gitseydik,  bunların hiçbirini önümüzde bulmayacaktık.  1975’teki durum, 1985’tekinin aynısı değildir.  Maalesef cazip olan ile mümkün olan arasındaki farkı anlayamadık.”

                Ne yalan söyleyim, gözlerim ve duygularım merhum koca Denktaş’ı aradı ve şu sözleri söyleme ihtiyacı duydum.

                “Kak koca Denktaş mezarından da, Yorgo Vasiliu’nun yaptığı açıklamaları duy!”

                Evet!  Rahmetli Denktaş’ın duymak istediği sözlerdi bunlar.  Ama ne yazık ki bu sözler, o bu dünyadan göçtükten sonra söylendi.

                Yıllarca Denktaş’ın dilinde tüy bitmişti KKTC gerçeğini vurgulamaktan.  Yıllarca “Geliniz yan yana iki devlet birbirini tanıyarak mutlu bir gelecek kuralım” dedi ama Rumlar hiçbir zaman onun bu sözlerine itibar etmediler, şimdi son Cumhurbaşkanımız Mustafa Akıncı’nın sözlerine itibar etmedikleri gibi.

                Hatta Denktaş’ın vurgu yaptığı en önemli şey,  “Bizim Rumlardan hiçbir eksiğimiz yoktur.  Biz bir Devletiz...  Bizim de bir bayrağımız ve vatan topraklarımız var.  Ondan da öte, bütün kurumları ile var olan bir devletiz.”

                Yazımı yazarken birden KKTC İkinci Cumhurbaşkanı Mehmetali Talat’ın 15 Ocak,  Ulusal Lider Dr. Fazıl Küçük’ün Anıttepe’deki anma töreninde yapmış olduğu konuşma geldi.

                Ne demişti o gün Talat?

                “KKTC, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden daha meşrudur.”

                Bütün bu gerçek sözler ve ifadeler sürekli bir yerlere not ediliyor ve günü gelince kullanılıyor.  Talat’ın sözleri de şimdi yeri gelince kullanılan sözlerdir.

Yıllar sonra Vasiliu’nun bu sözlerinden şunu anlıyoruz.

                “Oturup anlaşın arkadaşlar.  Tren artık kaçıyor.  Çünkü biz devlet özelliklerine ne kadar sahipsek, onlar da sahiptirler.  Şu anda bütün dünya KKTC gereçeğini kabul ediyor.”

                Bu yoruma ancak Vasiliu’yu tedirgin yapan şu düşünceyi de tırnak içine alalım ve yazımızı tamamlayalım.

                Bakınız Vasiliu’nun baktığı pencereden neler görülüyor...

                “BM hiçbir şey olmadığına karar verir ve biz de ilerleme olmadığını kabul edersek, BM bizi terk edecek.”

                Bunu da kabul etmek lazım.  Bana göre bir gün mutlaka BM de kendi hatalarından dönecek ve Kıbrıs’ın çözümsüzlüğünün nedenlerini 4 Mart 1964 kararında arayacak.

                O bakımdan bizlerin devletimize dört elle sarılmamız, birlik ve beraberlik içinde hareket etmemiz ve mutlu bir gelecek için, inançlarımızla kenetlenmemiz lazım.

                O bağlamda Yorgo Vasiliu’yu bu gerçekçi ve cesur açıklamalarından dolayı yürekten kutlar, bakmakta olduğu pencerenin doğru bir manzarayı gözler önüne serdiğini ifade ederiz.