Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Psikiyatri Uzmanı Dr. Abidin Akbirgün, ruh sağlığı uzmanlarına erişimde KKTC’nin birçok Avrupa ülkesinden önde olduğunu söyledi.
Akbirgün, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü kapsamında Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) konuştu.
Zihinsel iyilik halinin fiziksel iyilik hali kadar önemli olduğunun vurgulandığı 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü için bu yıl "Hizmetlere Erişim – Afet ve Acil Durumlarda Ruh Sağlığı" teması belirlendi.
Bu temayla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Dr. Abidin Akbirgün, her bireyin acil durumlarda ruh sağlığı hizmetlerine erişebilmesinin önemine değinerek, 7 gün 24 saat doktor bulundurulan Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde acil durumlara hemen cevap verildiğini, burada 13’ü yetişkin, 5’i çocuk ve ergen olmak üzere 18 psikiyatristin 3 de kadrolu psikoloğun görev yaptığını söyledi.
Dr. Akbirgün, geçmiş dönemlerde sınırlı sayıda psikiyatristle verilen ruh sağlığı hizmetinin özellikle son 2 yılda hekim sayısındaki artışla rahatladığını, tıp eğitimi alan gençlerin ihtisas için bu alana yönelmesini ülke için sevindirici bulduğunu belirtti.
Avrupa’da insanların psikiyatriste kolayca ulaşamadığını da hatırlatan Akbirgün, Barış Ruh Hastanesi’nde haftanın 5 günü psikiyatri uzmanlarının poliklinik hizmeti verdiğini, hastaları bekletmemek ve yaşanacak bazı karışıklıkları önlemek için randevu değil, sabah saatlerinde hastaneden alınacak sıra numarasıyla hasta görüldüğünü söyledi.

-Ruh sağlığını etkileyen faktörler
Ruh sağlığını etkileyen faktörlerle ilgili de konuşan Akbirgün, içgörü, gerçeği değerlendirme yetisi, engellemeye dayanma gücü gibi ruhsal dayanıklılığı sağlayacak becerilerin çocuğa ailede ve eğitim sisteminde kazandırılması gerektiğini ancak bu şekilde sağlıklı bireylerden ve sağlıklı bir toplumdan söz edilebileceğini dile getirdi.
Sağlam bir ruhsal yapı için içgörü gerektiğini, eğitimin ve kitapların içgörü geliştirilmesinde önemli rol oynadığını kaydeden Akbirgün, “İçgörü yoksa vicdan da olmaz.” dedi.
Kişilerin kendi hatalarını görmeyip sürekli başkalarını suçlamasının da içgörü eksikliğinden kaynaklandığını belirten Akbirgün, içgörüsü olmayan kişilerle sağlıklı diyalog da kurulmayacağını kaydetti.
Şikayet edilen konuların genellikle kişinin değer yargılarıyla ilgili olduğunu belirten Akbirgün, tüm suçun başkasına ait olduğuna inanmanın kişiyi rahatlattığını ama bunun gerçeğin yanlış değerlendirilmesi anlamına geldiğini ve problemi daha da büyüttüğünü söyledi.

-“Sürekli birilerini suçlayarak işin içinde çıkılmaz”
Sürekli birilerini suçlayarak işin içinden çıkılmayacağını çünkü bunun hiçbir çözüm sağlamayacağını kaydeden Akbirgün, “Kişi şikayetlerinde haklı bile olsa değişimi/iyileştirmeyi başkasından beklememeli, kendisi harekete geçmeli.” dedi.
Engellenmeye dayanma gücünün de ruh sağlığı için önemli olduğunu kaydeden Akbirgün, bir şeyin hemen olmasını istemenin ancak çocuklarda kabul edilebilecek bir davranışken bunu yetişkinlerde de çok sık gözlemlediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı adayı Tatar’dan Girne Belediyesi’ne ziyaret: Şenkul, “Ersin beyi seviyorum ama değişim diyorum”
Cumhurbaşkanı adayı Tatar’dan Girne Belediyesi’ne ziyaret: Şenkul, “Ersin beyi seviyorum ama değişim diyorum”
İçeriği Görüntüle

-“Gençlerin içinde büyük bir boşluk duygusu oluşuyor”
Hazzın ertelenmesi gerektiğinin çocukluktan itibaren öğrenilmesi gerektiğini kaydeden Akbirgün, bu engellemeyi öğrenmeyen, serbest, sınırdan uzak bırakılan gençlerin içinde büyük bir boşluk oluştuğunu, bu boşluğun doldurulması için uyuşturucudan diğer kötü alışkanlıklara kadar birçok yolun denenebileceğini belirtti.
Çok pahalı araba alınsa, bir evlilik bitirilip diğeri yapılsa, sürekli cinsel partner değiştirilse de kişinin içindeki boşluğu dolduramayacağını söyleyen Akbirgün, hayatın anlamı kaybolduğu zaman insanın arayışa girdiğini, hayatın anlamının da eğitim sitemindeki öğretilerle bulunabileceğini ifade etti.

-Covid-19 sonrası ruh sağlığı
Ruh sağlığıyla ilgili kırılmanın 2020’de Covid-19 pandemisiyle yaşandığını da kaydeden Akbirgün, buna izolasyonun, dinamiklerin ve ekonomik dengelerin değişmesinin neden olduğunu belirtti.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre her 8 insandan 1’inin ruhsal hastalık geçirdiğini, yeni doğan her 4 bebekten birinde de ileride ruhsal hastalık görülmesinin beklendiğini kaydeden Dr. Abidin Akbirgün, siyasi, ekonomik ve kültürel etkenlerin ruhsal rahatsızlıklardaki rolüne değindi.

-Sosyal medya bağımlılığı
Sosyal medyanın insanların hayatında önemli bir yer kapladığını da söyleyen Akbirgün, dijital çağda bireysel özgürleşmenin, iletişimin artmasının beklendiğini ancak bunun tersinin yaşandığını kaydetti.
Akbirgün, sosyal medyanın ruh sağlığının temelini oluşturan gerçeği değerlendirme yetisini bozduğunu, etkileşimin çok hızlı olduğu bu mecrada radikal dini ve siyasi görüşler gibi yanlış inanışların da çabucak yayıldığını belirtti.
Özellikle çocukların ve gençlerin gerçeği sosyal medyada öğrendikleri şekliyle kabul ettiğini, bunun da ruh sağlığı için ciddi risk teşkil ettiğini söyleyen Akbirgün, insanların sosyal medyaya bağımlı hale geldiğini de ifade etti.
Akbirgün, bir-iki gün boyunca sosyal medyadan uzakta kalan bazı kişilerin yoksunluk belirtisi gösterebildiğini de dile getirdi.
Abidin Akbirgün, ruhsal zorlanma ve hastalık yaşayanlara tatile çıkmanın yanı sıra cep telefonunu da kapamasını önerdiklerini söyleyerek, “Tüm uyaranlardan uzakta, kendi başınıza kaldığınızda nasıl hissettiğinizi test etmeniz önemli.” dedi.

-“Huzur çok değerli bir duygu”
Kişinin huzurlu olmasının çok değerli bir duygu olduğunu da vurgulayan Akbirgün, “Bize başvuran çoğu kişinin şikayeti uyuyamamadır. İnsanlar rahat bir uyku için her şeyini feda etmeye hazır." dedi.
İnsanların tükenmiş hissettiğini belirten Akbirgün, bu tükenmişliğin her şeye yetişmeye çalışmakla ilgili olduğunu söyledi.
Bu nedenle arkadaşlarla geçirilecek zamanın, hobi edinmenin önemli olduğunu belirten Akbirgün, sosyal çevrenin güvenilir, mümkünse az ve uzun geçmişe sahip arkadaşlardan oluşması gerektiğini, bu zamanlarda da negatif konuşmalardan uzak durulmasında fayda olduğunu söyledi.
Akbirgün, özel, sosyal veya mesleki hayatında sorun yaşayan kişinin sakin kalmasının, sorunu yaşadığı yerde bırakmasının da önemli olduğunu vurguladı.

-Benim için değerli olan ne?
“Kişi, ‘benim için ne değerlidir?’ sorusunu kendine sorabilmeli.” diyen Abidin Akbirgün, kişinin kendisiyle geçirdiği zamanın, iyi hissetmek için başkalarına bağımlı olmamanın da önemine işaret etti.
Konuşmasında, ruh sağlığının kültürle ilişkine de değinen Akbirgün, ruh sağlığı hastalıklarının ülkelerin kültürel yapısıyla da ilgili olduğunu anlattı.
Doğu toplumları ruh sağlığı sorunu yaşayanlara daha kapsayıcı yaklaşırken batı toplumlarında damgalamanın ön plana çıktığını ifade eden Akbirgün, az göç alanla çok göç alan ülkeler arasındaki farka işaret etti, kültürün korunmasının düzenin de korunması anlamına geldiğini ve bunun da ruh sağlığı için önemli olduğunu vurguladı.

-Ruh sağlığı ve kültür
Ruh hastalıklarının tanısında kültürün nasıl dikkate alındığını anlatan, psikiyatrik değerlendirmede kişinin değerlerinin, inanışlarının da gözden geçirildiğini söyleyen Akbirgün, bir ülkede kültürler arasında denge ve uyum olmazsa da kaos yaşanabileceğini dile getirdi.

-“Kendinize boş alanlar yaratın. Bu alanda cep telefonuna da yer vermeyin”
Akbirgün, sözlerini şöyle tamamladı:
“Değer yargılarınızı, nasıl bir kültürde yaşadığınızı bilin, işinizi yapın, kendinize boş alanlar yaratın. Bu alanda cep telefonuna da yer vermeyin. Cep telefonuna baktığınızda beyniniz sürekli çalışır. Ara ara her şeyi fişten çekmek lazım. Herkes kendini çok önemsiyor, ‘Ben olmazsan işler yürümez’ diyor. Yürür… Ruh ve beden sağlığınız yerinde olmazsa zaten fazla yürüyemeyeceksiniz.”