Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), “Çam Kese Böceği Sorunu Neden Çözülmüyor?” başlıklı bir panel düzenledi.
CTP Basın Bürosu’ndan verilen bilgiye göre, Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Konferans Salonu’nda yer alan panelin moderatörlüğünü Çevre Mühendisi Nilden Bektaş yaparken, Biyologlar Derneği’nden Hasan Sarpten, Orman Mühendisleri Odası’ndan Ercan Poyraz, Yeşil Barış Hareketi’nden Feriha Tel, Taşkent Doğa Parkı Direktörü Kemal Basat ve Orman Mühendisi Can Conkbayır konuşmacı olarak panele katkı koydu.
Panele, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Genel Sekreter Asım Akansoy ve bazı milletvekilleri de katıldı.
Panelin moderatörlüğünü yapan Çevre Mühendisi Nilden Bektaş, panelin açılışında yaptığı konuşmada, söz konusu böceklerin toprak altına indiğini, çam kese böceklerinin tekrar uyandığında izlenecek yolun belli olması için bu paneli düzenlediklerini kaydetti.
Böcekle mücadele gelinen aşamayla ilgili bilgi veren Bektaş, çevre örgütlerinin söz konusu sorunla uzun süredir mücadele ettiğini belirtti. 2011 yılında Çevre Platformu olarak yayımladıkları bildiriyi de anımsatan Bektaş, o yıllarda da sorunun aynı olduğuna dikkat çekti.
Çevre örgütlerinin, böcekle mücadelesini sürdürdüğünü ifade eden Bektaş, bazı dönemlerde kimyasal, bazı dönemlerde ise biyolojik olarak mücadele edilmeye çalışıldığını kaydetti. 2016 yılına gelindiğinde güzel bir mücadele yapılmaya başlandığını dile getiren Bektaş, mücadelenin 4 sene kesintisiz sürdüğünü ve yüzde 100’e yakın bir başarı oranı sağlandığını vurguladı.
Mücadelenin 2020 yılında pandemi ile birlikte kesintiye uğradığını belirten Bektaş, 2022 yılında ise sorunun büyüdüğünü söyledi. Gelinen noktada mücadelenin nasıl yürütülmesiyle ilgili tartışmaların sonuç bulmadığını belirten Bektaş, “Böcek şu an yer altına indi. Yer üstüne çıktığı zaman ne yapacağımızı bilmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
Biyologlar Derneği’nden panele konuşmacı olarak katılan Hasan Sarpten de, çam kese böceğinin 12 ay döngüsünü sürdürdüğüne dikkat çekti.
Söz konusu böceği tanımak ve anlamak gerektiğine dikkat çeken Sarpten, Biyologlar Derneği olarak verdikleri mücadeleden bahsetti. Çam kese böceği konusunda 15 sene içinde dernek olarak başarılı sonuçlar aldıklarını ifade eden Sarpten, “Çam kese böceği sorununda ne yapılacağı biliniyor, her şey denendi ama bazı tartışmalar yeniden başlatılmaya çalışılıyor” dedi.
Ormanların iki temel düşmanının olduğunu kaydeden Sarpten, birinin yangınlar ve diğerinin de “dumansız yangınlar” olarak bilinen çam kese böceği olduğunu vurguladı.
Çam kese böceklerinin, ağaçlara yangından daha fazla zarar verebilen bir böcek olduğuna dikkat çeken Sarpten, “Sadece ağaçların olumsuz yönde büyümesini engellemiyor, ormanlardaki dengeyi de bozuyor” dedi. Söz konusu böceklerin, ileri safhalarda ise hayvanlara ve insanlara da zarar verebileceğinin altını çizen Saprten, alerjisi olan kişilere çok ciddi sıkıntılar yaratabileceğini söyledi.
Akdeniz’de ciddi sıkıntılar yaratan bir salgın olduğunu ifade eden Sarpten, “Şu an toprağın altında, temmuz-ağustos ayında çıkıyorlar. Selvi ağaçlarına bile musallat olanlar var. Sorun, o derece sıkıntılı bir aşamaya geldi” ifadelerini kullandı.
Orman Mühendisleri Odası’ndan Ercan Poyraz da, söz konusu soruna ilk olarak orman varlığıyla başlamak gerektiğini söyledi. Ülkede son yapılan çalışmalarda orman varlığının 76 bin hektar civarında olduğunu belirten Poyraz, bu sayının 1974’te 35 bin hektar olduğunu kaydetti.
“Aradan geçen zamanda orman varlığımızı 2 katından fazla artırdık” diyen Poyraz, ülke yüz ölçümünün yüzde 23’ünün orman olduğunu kaydetti. Yapılan ağaçlandırma çalışmalarının çok değerli ve başarılı olduğunu dile getiren Poyraz, çam kese böceğinin ilk kez 1925 yılında tespit edildiğini belirtti.
Ülkede iklimden dolayı toprak altındaki böceklerin ölmediğini, her yıl daha fazla miktarda doğaya çıktığını ifade eden Poyraz, söz konusu böceklerin 5-15 yaşındaki sahalarında daha yoğun görüldüğünü söyledi. Ülkemizde 1974’ten sonra 35-40 bin hektar ağaçlandırma yapıldığını ve bütün ormanların genç olduğunu belirten Poyraz, bu durumun da böcek için elverişli ortam yarattığını dile getirdi.
Böceklerin ağaçlarda büyüme bozukluğuna sebep olduğunu vurgulayan Poyraz, “Halk sağlığı açısından da şikayetler aldık. Sağlık merkezlerine başvuran öğrenciler oldu” ifadelerini kullandı.
Taşkent Doğa Parkı Direktörü Kemal Basat da, yaptığı konuşmada, konuyla ilgili bilgi verdi. Ülkede özellikle kızıl çamın tehdit altında olduğunu vurgulayan Basat, kızılçam ormanlarının ciddi şekilde istila altında olduğunu kaydetti. Ülke coğrafyasının, çam kese böceğinin ciddi şekilde çoğalmasına müsaittir olduğuna dikkat çeken Basat, “İklim değişikliğini göz önünde bulundurarak kaybettiğimiz noktaları geri döndürmek adına müdahaleler yapmamız gerekiyor” dedi.
Biyolojik ilaçlamanın bunlardan biri olduğuna vurgu yapan Basat, senelerce yapılan biyolojik ilaçlamanın, tek başına yeterli olmadığını ifade etti. Noktasal atışların önemine işaret eden Basat, ülkedeki ormanların genç ormanlar olduğunu anımsattı.
Basat, “Biyolojik ilaçlama doğal bir ilaçlama yöntemi ama yüzde 100 de masum değil” ifadelerini kullandı. “Eğer bizim hedefimiz çam kese böceğini adadan yok etmekse bu asla olmayacak” diyen Basat, elde edilmesi gerekenin, rahatsız etmeyecek bir duruma getirmek olduğunu vurguladı. Basat, “Her yıl 250 yumurta bırakan hayvan ama bunun karşılığında onları da temizleyecek parazit opsiyonları vardır. Bunlar çoğaltılamıyor” diye konuştu.
Orman Mühendisi Can Conkbayır da, panelde yaptığı konuşmada, havadan mücadeleye kesinlikle karşı olmadığını fakat 5 yıllık programlama yapıldığını, 6’ncı yıl sorunun yeniden devam ettiğini kaydetti.
“10 yıl olsaydı 10 yıl sonra da patlama riski vardır” diyen Conkbayır, mucizevi çözüm diye bir şeyin söz konusu olmadığının altını çizdi.
Bu böceğin, insan sağlığına da ciddi etkilerin olduğu söyleyen Conkbayır, 76 hektar ormanın hepsini ilaçlayıp bu sorunun çözülemeyeceğini kaydetti. Çam kese böceğinin 1925’te Kıbrıs’ta isimlendirildiğini söyleyen Conkbayır, yerel bir  böcek olduğunu ifade etti. Kıbrıs’ın güneyiyle de söz konusu sorun hakkında irtibatlarının olduğundan söz eden Conkbayır, yıllık ortalama bin hektar civarında ilaçlama yapıldığını dile getirdi.
Conkbayır, “Bizim amacımız her zaman doğal dengeyi sağlamaya yönelik olmalıdır. Esas yöntemimiz doğal dengeyi sağlamaktır. 1990’larda çok ciddi ağaçlandırma sahaları yapıldı. Genç sahanız ne kadar çoksa, bu böcek o kadar artar. Doğru orantılıdır” dedi.
Yeşil Barış Hareketi’nden Feriha Tel ise konuşmasında, mücadelenin farklı boyutu hakkında bilgi verdi. Bu mücadelede farklı bir boyut olduğunu söyleyen Tel, yakın coğrafyada neler yapıldığıyla ilgili konuştu. Çevrede sınır olmadığına dikkat çeken Tel, iklim krizinin bunun en büyük örneği olduğunu kaydetti. Tel, Türkiye’de ve Kıbrıs’ın güneyinde verilen mücadeleyi anlattı. CTP ile AKEL arasında oluşturulan Çevre ve Ekoloji komitesinde bu konuyu da gündeme alacaklarını söyleyen Tel, bu konunun bir devlet politikası olarak ele alınması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin bir süredir biyolojik ilaçlamaya geçtiğini belirten Tel, biyolojik ilaçlamanın havadan yapılmadığını dile getirdi. Entegre mücadelede birçok yöntem olduğundan da söz eden Tel, Türkiye’nin ormansızlaşmaya doğru gittiğini de söyledi. Kıbrıs’ın güneyiyle bu mücadeleyi birlikte vermek gerektiğine dikkat çeken Tel, Kıbrıs’ın güneyindeki Orman Dairesi’nin nasıl bir yöntem izlediğini anlattı.

Editör: Mehmet Kasimoglu