EOKA; Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama (ENOSİS) emelini gerçekleştirmek için Rum ve Yunanlılar tarafından kurulan tedhiş örgütünün kısaltılmış ismiydi.
   “Kıbrıslı Mücadelecilerin Ulusal Örgütü” (EOKA) adlı bu tedhiş örgütü, 1 Nisan 1955’te patlattığı bombalarla varlığını ilan etmişti.
   Bombaların patlaması şiddetin ve akan kanın habercisi idi.
   Tedhiş örgütü faaliyetini kan dökerek sürdürecek ve hedefine böyle varmayı deneyecekti.
   Kıbrıs’ta ENOSİS’in önünde iki büyük engel vardı.
   Bu engelin biri İngiliz idaresi idi, diğeri ise Türk halkıydı.
   EOKA, silahları ile bu iki varlığı ortadan kaldırıp hedefine varmayı yani ENOSİS’i gerçekleştirmeyi öngörmüştü.
   EOKA’nın başarılı olması için Yunanistan’dan adaya başta Georgios Grivas olmak üzere subaylar, silahlar ve mühimmat getirilmişti.
   Rum gençler gizlice eğitilerek ellerine silahlar verilmiş ve ölüm kusmaları emredilmişti.
   Verilen emirler yerine getirilirken masum halkın kanı dökülüyordu.
   İşlenen cinayetler sivil halka yönelikti.
   Onlar için genç, yaşlı; çoluk, çocuk fark etmiyordu.
   Çünkü, onlara göre yapılacak ve gerçekleşecek olan belliydi.
   Ve onlara göre bu ulvi bir görevdi.
   Öyle inanmışlardı ki, kan akıtılacak ve ENOSİS’in önündeki engel kalkacaktı!..
 
 
*
 
 
   Kıbrıs, bu inançla kan gölüne çevrilmeye başlandı.
   Kıbrıs Türk halkı işte bu vahşete karşı direndi.
   Varlığını korumak ve Kıbrıs’ı Yunan yapmamak için direndi. EOKA’nın vahşetine karşı büyük bir mücadele verdi. Şehitler verildi, acılar, yokluklar yaşandı ama Kıbrıs’ta Türk varlığı korundu.
   Kıbrıs’ta Türkleri ortadan kaldırmayı öngören bu tedhiş hareketi ilginçtir ki Rum siyasilerinin hepsinin onayını gördü.
   Kimisi solcu, kimisi sağcı idi ama Türkleri öldürerek ENOSİS’i gerçekleştirmek isteyen terör örgütünü hepsi destekliyor ve katkı koyuyordu.
   Siyasi örgütler bu yönde kararlar alırken ellerinden gelen çabayı da göstermeyi ihmal etmiyordu.
   Kimisi Yunan efsanelerinden, kimisi de emekçi çağrışımlarından kod isimleri alarak ENOSİS’e ve EOKA’ya bağlanıyordu.
   İşin tuhaf yanı Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması girişiminin emekçilerin çıkarına olduğu iddiası ile destekleniyordu. Komik iddia bu kadarla sınırlı değildi.
   Katliam yapan EOKA’nın gerçekleştireceği ENOSİS’in, “barış” olduğu belirtiliyor ve bu eylemler barış sembolü ile bütünleştiriliyordu.
   Solcular; barış sembolleri ile, “NATO’ya hayır, ENOSİS’e evet” sloganlı eylemler yapıyorlardı.
   Neticede Rumların solcusu, sağcısı EOKA’ya ve ENOSİS’e sarılarak Türkleri ortadan kaldırmak için katliamlara girişti.
   Yaptıkları vahşet, insanlık ayıbı olarak tarihe geçti.
   Ancak bugün sanki de vahşeti yapan EOKA değilmiş gibi havalar yaratılmak isteniyor.
   EOKA adı Güney Kıbrıs’ta her tarafa kazınıyor. EOKA ile gurur duyulduğu ifade ediliyor. EOKA’cılar madalya ile ödüllendirilirken her tarafa heykelleri dikiliyor. EOKA’nın mücadelesine sahip çıkıldığı ve sürdürüldüğü açıklanıyor.
   Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Eğitim Bakanlığı, EOKA anısını yaşatmak için bünyesinde birim oluştururken bütçeye bu yönde kaynak koyuyor.
   Gerçek nedir?
   EOKA, ENOSİS için Türkleri ortadan kaldırmak istemiş ve vahşet yapmıştır.
   Biz bu vahşeti unutmadık!..
   EOKA’cıların yeniden sahnede olduğu, EOKA’nın parlatıldığı ve mücadelesinin sürdürüldüğü ve onlardan ilham alındığı açıklamalarını ibret ve hayretle izlemekteyiz.