Daha TBMM’ye bile girmeden Beyaz Saray’ın yolunu tutmayı başaran Erdoğan’a ne oldu da kendine çok güvendiği muhalefet, 2014 yerel seçimlerde kaybedeceği sandı? Sorusunun yanıtı kanımca tek değil. Ancak, gene de tek cümle ile verilebilecek bir yanıt aranırsa, NATO üyesi olan Türkiye, yürüttüğü anti-İsrail yanlısı politikalar veSuriye’deki tutumuyüzünden seçimi tehlikeye soktudiyebiliriz.

Özetle, Başbakan Erdoğan, ABD kaynaklı yıkıcı propaganda savaşı karşı karşısında ayakta duramakta zorlandı.
İlk bakışta Cemaate bağlı okulları kapatma gibi gözükse de, Erdoğan-Gülen Cemaati arasındaki iktidar savaşı, aslında Erdoğan-CIA savaşıydı.
Çünkü:

· Erdoğan’ın “One minute” çıkışıya İsrail’e karşı tavır almış ve o nedenle 3. Dünya ülkeleri arasında büyük bir umut olmuştu. Mavi Marmara gemisinin Filistin’e yardıma gitmesi sonrasında gelişen olaylar Türk-İsrail ilişkilerini kopma noktasına getirmişti.
· Türkiye Başbakanı Mısır’da halkı, Müslüman Kardeşlerin Rabia işaretiyle selamlamış, bu selam şeklini 2014 seçim sürecinde de sürdürmüştü.
· ABD’nin BM Güvenlik Konseyi kararıyle İran yönetimine karşı yaptırımlar uygulaması için yapılan oylamada, İran yanlısı bir tavır almış takınmıştı.
· ABD’nin isteği üzerine başlatılan Türk Ordusu’nu “ezme” operasyonları, Balyoz, Ergenekon vb. gibi davalar sonucu halkın aydın kesimini hukuk dışı uygulamalardan Erdoğan Hükümetini sorumlu tutmuş ve AK Partiden uzaklaşmıştı.
· Kürt açılımı da kendini Türk olarak tanımlayan seçmenlerden bir kısmının AK Partiden uzaklaşmasına neden olmuştu.
· Gezi olayları ve devamı Erdoğan’ın özde ne kadar kararlı ve sert politika yanlısı olduğunun bir göstergesiydi.
· Twitter, youtube gibi sosyal medyada yer alan rüşvet iddiaları ve bu medya kuruluşlarına konan yasaklalar aydınları AK Parti’den uzaklaştıran en önemli etken olmuştu, ama bütün bunlar, halkın Türkiye’nin istikrarsızlığına karşı duyduğu endişelerden ne kadar halkı olduğunu gösterdi. Sosyal medya ile halkın aklını çelme operasyonunda kışkırtıcılık yapan ABD, İsrail ve AB büyük bir yenilgi aldı.
***
Özetleyecek olursak, AK Parti ikidarı, yaptığı büyük atılımlarla Türkiye’yi uçurdu. Ancak sertlik yanlısı tutumu, medyada çalışanlara karışılması, TUSİAD ve benzeri kuruluşları adeta “düşman” ilan eden tavrı ile üç seçimi kazanmanın verdiği aşırı özgüven, seçmenin büyük şehirlerde AK Partiden kısmen kaçmasına neden olmuştu.

Ne var ki,bütün bu sıraladığım nedenlere rağmen muhalefet, kendilerine altın tepsiden sunulan yerel seçimikaybetti. Sayın Kemal Kılıçtaroğlu ve CHPbu seçimde de kaybeden taraf oldu.

Aksi halde Türkiye, iktidar için hiçbir ciddi hazırlığı olmayan muhalefet partilerinin yeni koalisyonlarıyla yeniden eski istikrarsız döneme geri dönebilirdi. Zaten ABD’nin istediğ de buydu.

CHP bütün siyasi geçmişinde olduğu gibi, Köy Enstitüleri dışında, iş değil, laf üretebilen bir parti olmak öte bir siyasi parti olamadı.

Başbakan Erdoğan hakkında yayınlanan on milyonlarca SMS, Twitter bir gerçeği değiştiremedi. Türkiye’nin gerçek kalbi İstanbul’da, AK Partinin gücü törpülenemedi. Başta CIA olmak üzere ABD’nin, İsrail ve AB’nin içte ve dıştaki bütün örgütleri Türkiye yeni bir darboğazın kapısına sürükleyemedi.

Türk halkı Sayın Erdoğan’ın sert mizacına, hakkında çıkartılan onca dedikoduya, doğru veya yanlış binlerce söyleme ve kasetlere rağmen inandığından ve bildiğinden şaşmadı.

Seçmen, kendisine günlük hayatta çok daha iyi bir hayat sağlayan Kadir Topbaş ve AK Partiye sırtını dönmedi.

Kanımca, bu seçim sonuçlarından en fazla kazanan Türkiye halkı oldu.

· Kürt açılımı devam edebilecek.
· Ülkede istikrar olduğu için yatırımların önü kesilmeyecek.
· Paralel yapı ve Gülen Cemaati ile mücadele devam edecek.
· Sayın Erdoğan uyguladığı politikalar için halktan güvenoyu aldı.

Efendim seçim sonuçları halkımıza hayırlı olsun.

Saygılarımla!..