Cumhurbaşkanı adayı ve Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, bugün Lefkoşa’da basın toplantısında “Yeni Dönem Merhaba: İlk 100 Gün” programını açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

-Türkiye’ye giriş yasakları konusu ilk 100 günün değil, ilk on günün konusudur”
Bir soruyu yanıtında Erhürman, “Türkiye Cumhuriyeti'ne giriş yasakları konusu ilk 100 günün değil, ilk on günün konusudur.” diyerek, “Bunu ilk on günde çözeceğim anlamında değil, takdir edersiniz ki ne olduğunu öğrenmem lazım. Ama bunun istişaresi Türkiye’ye ilk ziyaretimde yapılacak istişaredir. Konunun bir şekilde görüşülmesi gerekiyor.” dedi.
Erhürman, “Benim için halkımın seyahat özgürlüğü önemli. Bu konu ekstra önemli çünkü Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilişkilerini maalesef hasara uğratacak dereceye ulaşmış bir mesele. Bizim temel meselemiz de doğru zeminde en iyi ilişkileri kurmak, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle konunun hassasiyeti, burada yarattığı algı üzerinden de muhakkak surette tabii ki istişare edeceğim. Ama bunun dışında Güney Kıbrıs'a geçemeyen insanlarımızın seyahat özgürlüğü de benim için son derece önemli. Hatta biliyorsunuz ki, son dönemde müteahhitler, emlakçılar, reklamcılar arasında, bırakın Güney Kıbrıs’ı, Avrupa’nın her hangi bir yerine, Avrupa’nın dışında herhangi bir yere ve hatta Türkiye’ye dahi giderken dahi endişe yaşayan insanlar var. Tüm insanların seyahat özgürlüğü bizim için çok temel bir mesele.” diye devam etti.

-“‘Siz, bize bir adım gelin, biz size iki adım geliriz’ tam da öyle bir anlayışa sahibim”
Seçilmesi halinde Rum lider ile “ortak çıkar analizi” sürecine nasıl ulaşılacağı konusunda bir soru üzerine Erhürman, “kazan-kazan” ilkesine işaret ederek, şunları söyledi:
“Afetlere karşı birlikte mücadele etmek kazan-kazandır. Mesela, kapılar konusunda, geçiş noktaları konusunda Kiracıköy’deki ihtiyacı ben görüyorum. Bu, Kıbrıs Rum halkının ihtiyacı ama Kıbrıs Rum halkının ihtiyacı varsa ben bunu görmezden gelmem. Bunu dikkate alırken de bununla birlikte geçiş noktalarında başka ihtiyaçların giderilmesiyle ilgili de Sayın Hristodulidis’in de inat etmemesini beklerim. Bu konuda ne kadar ‘kazan-kazan’ ilkesinden hareket edeceğimizi aslında belki de ilk kahve içtiğimiz günlerden itibaren anlayacağız. Ben bu konuda kapalı değilim, empati yeteneğim de çok yüksektir. Sayın Hakan Fidan’ın New York’taki açıklamasında ilginç bir şekilde; ‘Biz empati yapmayı da bilen bir ülkeyiz’ diye bir ifade vardı, dolayısıyla o da orada empatiden bahsetmiştir. Hiç sorun değil benim için… Kıbrıslı Rum insanlarının ihtiyaçlarının giderilmesini özel olarak bir engelleme çabam asla olmaz. Yeter ki bunun karşılığında şu çıkmasın önümüze: Guterres'in son dönem raporlarının hepsinde şu ifade geçiyor: ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin upgrade (yükseltmek) yapılması endişesi Güven Yaratıcı Önlemlerin (GYÖ) uygulamasını ya engelliyor ya da geciktiriyor’. Umarım bu endişeden arınılır. Ama bunun gerçekleşmemesi durumunda da Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını her platformda savunmaya devam ederim… Bir ötekileştirme, düşmanlaştırma değil, bugüne kadarki ihlalleri görmenin yarattığı bir sıkıntı ama görüşme masasına oturduğumuzda ‘Siz, bize bir adım gelin, biz size iki adım geliriz’ tam da öyle bir anlayışa sahibim.”

- “Hiçbir öneriyi görüşmekten kesinlikle kaçmayacağım…”
“Birkaç yıl önce, Kıbrıs Rum tarafının Güven Artırıcı Önlemler kapsamında sunduğu ‘Maraş, Ercan, Muğusa’ önerisinin hatırlatılması ve cumhurbaşkanı olsaydı bu öneriyi nasıl ele alırdı?” sorusu üzerine Erhürman, “Hiçbir öneriyi görüşmekten kesinlikle kaçmayacağım. Çok açık. Bu öneri benim için görüşmeye müsaittir. Görüşüldük sonra neler çıkabileceğine ilişkin tahminlerim vardır. Çok kolay bir yol olduğunu düşünmem. Ama böyle elimin tersiyle iteceğim bir şey hiçbir zaman değildir. 2020’de ben gene adaydım ve o manifestomuza dönülüp bakılırsa, ‘Kıbrıs sorununun çözümü daha da fazla gecikecekse Maraş'ın Birleşmiş Milletler yönetiminde açılması kavramının ne demek olduğunu ben Birleşmiş Milletlerle müzakere ederim’ demiştim zaten. Dolayısıyla, bu benim Sayın Hristodulidis'in sunacağı bir paket çerçevesinde veya çözüm ihtimali benim arzu ettiğim şekilde ortaya çıkmazsa ondan bağımsız olarak BM ile görüşmeyi düşündüğüm konulardan biridir ama ilk yüz gün konusu değil. Çünkü ilk yüz günde müzakereyi başlatabilir miyiz onu zorlamak derdindeyiz bir de müzakere başlar başlamaz görüşme masasında en azından küçük gibi görünen konuları hızla temizleyebiliriz onun derdindeyiz.”
İlk ziyaret Türkiye’ye…. Hristodulidis’le bir hafta 10 gün içinde görüşme niyeti…
“Seçilmeniz halinde ilk ziyaretinizi Türkiye'ye mi yapacaksınız?” sorusuna Erhürman, “Evet, ilk ziyaretimi Türkiye'ye yapacağım. Bu bir devlet geleneği.” yanıtını verdi.
Seçilmesi halinde Rum lider Nikos Hristodulidis ile ne zaman görüşmeyi planladığı konusunda bir soruyu yanıtında Erhürman, “Hristodulidis ile görüşmek için de çok beklemek niyetinde değilim. 20 Ekim’den sonra, yani ilk bir hafta ve 10 gün içerisinde… Kendisi yapmazsa bile ben o daveti yaparım ama baş başa görüşmem, mutlaka yanımda not tutucular olur” dedi.

- “Kıbrıs Sorununa İki Devletli Çözüm Konusunda Karar Önerisi” konusu...
Meclis’te komitede görüşülmesi beklenen “Kıbrıs Sorununa İki Devletli Çözüm Konusunda Karar Önerisi”ne yönelik partisinin tutumunun sorulması üzerine Erhürman, şu yanıtı verdi:
"Üzüntüm şudur: Kıbrıs sorunu gibi ciddi bir sorunun seçimi kaybetme endişesiyle bu kadar ciddiyetsiz bir şekilde ele alınması. Oy birliği çabası varmış gibi göstermeye çalışmalarına rağmen aslında böyle bir çaba hiçbir şekilde yok. Belli ki seçim maksatları açısından yapılıyor. Bizim pozisyonumuz nettir. Yani çağırırlarsa gideriz, gelirlerse konuşuruz, komitede konuşuruz. Ama karar metninde ne demek istediğini anlatacak hiçbir şey yok. Yani ‘iki devlet’ deyince ‘egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü eşittir iki devlet mi’? Bir soru işareti. ‘3D formülü: direkt uçuş, direkt temas, direkt ticaret, eşittir, egemen eşitlik mi? Soru işareti. ‘3D formülü eşittir, eşit uluslararası statü mü?’ Soru işareti. ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınmadan masaya oturmam mı demektir iki devlet formülü’? Soru işareti. Seçim bitiyor hala daha bunların bize anlatıldığını duyan var mı? Meclis’te anlatacaklarsa buyursun anlatsınlar"

Basın-Sen, propaganda konuşmasındaki bazı ifadelerin kaldırılmasına tepki gösterdi
Basın-Sen, propaganda konuşmasındaki bazı ifadelerin kaldırılmasına tepki gösterdi
İçeriği Görüntüle

- “Metnin, iki eşit kurucu devlete kapalı olan bir tarafını görmedim”
Meclis’in söz konusu öneriyle ilgili muhtemel bir karar almasının Ccumhurbaşkanı seçilmesi halinde kendisi için sorun olup olmayacağının sorulması üzerine Erhürman, “Ben, metni okudum. Metnin, iki eşit kurucu devlete kapalı olan bir tarafını görmedim.” yanıtını verdi.
Ancak Meclis’in böyle bir karar almasının “üzücü” olacağını ifade eden Erhürman, “Çünkü Kıbrıs sorunuyla ilgili bu memlekette kararlar kural olarak hep oy birliği ile alınmıştır. Bağımsızlık bildirgesini değiştirmiş olur mu? Hayır, bağımsızlık bildirgesini değiştirmiş olmaz. Bağımsızlık bildirgesi, 29 milletvekiliyle çıkan bir bildirge değildir. Dünyada devletlerin bağımsızlık bildirgeleri böyle oy çokluğuyla değişmez.” dedi.

-“Türkiye ile hiç kavga etmedim, hiç de etmeyeceğim”
Erhürman, “Hukuken anlam taşımayan, herhangi bir sonuç da doğurmayan, tartışıldığı takdirde de çok da anlatılabileceğini düşünmediğim bir şey var ortada o yüzden çok da ciddiye almadım ama şunu ciddiye aldım: Bu ciddiyetsizliğin ulaştığı boyutu görmek beni üzüyor. Seçim maksatları itibarıyla bu memleketin en önemli meselesinin bu şekilde ele alınmaya çalışılması beni üzüyor. Oy birliği aranması gerekirken Meclis’te böyle davranılması da beni üzüyor. Ama 29 milletvekili arkadaşımın yirmi dokuzunu da tenzih ediyorum. Onların meselesi olmadığını bilecek kadar tanıyorum. Bir kişinin bir seçilme meselesinin bu konuları bile ne hale getirdiğini görmek üzüyor.” ifadelerini kullandı.
Bir başka soru üzerine Erhürman, “Türkiye Cumhuriyeti iki devletli çözümü desteklediğini bugün söylemedi ki kaç senedir… Neden seçime 15 gün kala geldi bu iş? Bu, 'seçim üzerinden nasıl beceririm de Tufan’ı köşeye sıkıştırırım, sinirlendiririm, öfkelendiririm ve becerebilir miyim de Tufan’ı Türkiye ile kavgaya sokarım' kavgalarının bir devamı. Ama çok boşa çaba… Ben sinirlenmem… Türkiye ile hiç kavga etmedim, hiç de etmeyeceğim.” dedi.
Erhürman, hiçbir cumhurbaşkanının müzakere süreçlerini Türkiye ile istişare etmeksizin yürütmediğini belirterek, “İki devletten tam olarak ne kastedildiği, garantörlük devam edecekse iki devlet nasıl formüle edilebilecek. Hidrokarbon üzerindeki hak talebi devam edecekse iki devletin nasıl formüle edileceği... Bütün bunları Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri ile benim istişare etmeye ve anlama ihtiyacım var.” dedi.
Gazze’de olası bir barışın sağlanmasının Kıbrıs konusu üzerindeki olası etkisiyle ilgili soru üzerine Erhürman, arzu edilenin bölgede kalıcı barış ve kalıcı istikrar sağlanması olduğunu ve bunun da Kıbrıs sorunu bağlamında etkili olabileceğini söyledi.