25 Mart , Yunanistan’ın , batılıların da desteği ile , Osmanlı’dan kurtulup ,
Bağımsız Yunanistan’ı kurdukları yılın , yıl dönümü .
     Bu gün , Kıbrıs’ta da kutlanır .
     Geçenlerde , güneyde kutlandı .
     Kutlamalarına  , hiçbir sözüm olamaz .
     Yalnız kutlamalar dolayısı ile , güneydeki tüm partiler . Bu gün münasebeti ile , açıklamalarda bulundular .
     Nutuklar , salladılar .
     Bu açıklamaların birisi , dikkatimi çekti .
     Dolayısı ile , köşeme alma gereğini duydum .
     Eminim ki , okuduğunuzda , sizin de dikkatinizi çekecektir .
     25 mart dolayısı ile güneyin siyasal partilerinden biri olan DİSİ Partisi .
Bir açıklamada bulundu .
     Sayfayı doldurmamak açısından tümünü almıyorum .
     Bizleri ilgilendiren çok kısa bir bölümünü alacağım .
     “ ENOSİS KURTULUŞUN İSPATIDIR .“
     Açıklamanın içerisindeki bir cümle de bu .
     Bunu , güneydeki hangi parti açıklıyor ?
     İktidardaki hükümetin , partisi .
     Yani , Anastasiadis’in Partisi .
     Anastasiadis , Başkan , partisi de iktidar .
     Anastasiadis de ayrıca , görüşmeci .
     Hükümetteki parti , açıkça ,kendi açılarından , Rum Halkının , kurtuluşunu ENOSİS ‘ te buluyor .
     Bunu da , açıkça ilan ediyor .
     Görüşmecileri , bu gün , Sn . Eroğlu ile , Federal Kıbrıs’ı görüşecek miş !
     Bundan bir müddet önce de , Hristofyas’ın bir açıklamasını okumuştum .
     “ Enosis, mümkün değil “ diye .
     Bizdeki bazı siyasiler de , bu  nakarata , katılmışlardı .
     İşte , Hükümet partisinin açık seçik açıklaması .
     Adadaki , kurtuluşlarının , Enosis’le mümkün olacağını açık seçik beyan ediyorlar .
     Bakalım , bizdeki sözde solcu ve ilericilerin tepkisi ne olacak  ?
     Yoksa buna da mı destek atışında bulunacaklar , olası bir anlaşma için .
     Aslında , adada , Enosis’in gerçekleştiğini . Zamanın Yunan Başbakanı , Simitis , 2004 referandumu ile güneyin AB girmesi ile hemen akıbetinde verdiği bir demeçle kamu oyuna açıklamıştı .
     Güneyin , AB girmesi ile , AB çatısı altında , Enosis’i bir anlamda gerçekleştirmiş olduğunu açıklayan Simitis . Bu açıklamadan sonra, bu  ve buna benzer açıklamada bulunmamıştır .
     Ayni birlikte olmaları , istedikleri sonucu doğurmasa gerek ki , DİSİ , tekrar Enosis’i ağzında gevelemeye başlamıştır .
     Zaten bundan bir müddet önce , Disi’nin yeni başkanını ziyaret eden,  Girne’nin sözde belediye başkanına söylenmedi mi ?
     “ Merak etmeyin , kademeli olarak tüm isteklerimizi elde edeceğiz , zamanı gelince de , siz Girne’ye gideceksiniz .”
     Anlaşmanın , AB kriterlerine  göre , uygulanacağı doğrultusundaki istekleri .
Gidilecek yolun bu olduğunu göstermez mi ?
     Şimdi biri çıksa ve bu açıklamayı eleştirse , bizdeki sözde aydın ve solcular tarafından derhal suçlanır .
     Neyle mi ?
     “ Barış düşmanlığı “ ile .
     Bu terim , 2004 referandumunda da kullanılmıştı .
     Bu sıfat , artık popülitesini kaybetmiştir .
     Barışın anlamı , kişiden kişiye , çevreden çevreye değişmektedir .
     Önemli olan , yapılacak olan anlaşmanın , Kıbrıs Türk Halkının can emniyetini , mal emniyetini , nasıl sağlayacağıdır .
     Enosis planıyla bunu gerçekleştirmek mümkün mü ?
     Demek ki ,güneydeki iktidar partisi . Kıbrıs Türk Halkına , hiçbir hayat hakkı vermeyeceği , tanımayacağı anlayışı ile hareket etmektedir . Bu düşünce ile adada anlaşma olur mu ?
     Esas bunu yapmakla  “ barış düşmanı “ Disi ‘ li yöneticiler olmuyor mu ?
     Kıbrıs Türk Halkının haklarını savunanlara  “ barış düşmanı “ diyenler nerede?
     Kıbrıs Türk Halkının , egemenliğini , hayat bütünlüğünü  , onuru ile sonsuza kadar yaşamalarını isteyenler. Bu sözde aydın ve solcular tarafından  “ barış düşmanı “ ilan edilecek  . Kıbrıs Türk halkının bu adada ,  onuru ile özgürce yaşama hakkı tanımayanlara ise , ses seda çıkarılmayacak .
     Sevsinler sizin , solculuğunuzu da aydın olmanızı da .
     Sol ideolojinin içine de ettiniz !
     Solculukta , bağımsızlık ve egemenlik vardır .
     Halkını başkasının  egemenliği altına sokmak yok .
     Siz kim ?
     Solculuk kim ?
     Bir zamanlar , bundan 90 yıl kadar önce  “ barış düşmanı “ sıfatını emperyalistler ve  yerli işbirlikçileri , Mustafa Kemal’e de , yakıştırmışlardı .
     Hatta O’nu” hain ,  asi “ bile ilan etmişlerdi .
     İdam fermanını da , imzalamışlardı .
     Nedenini , herkes biliyor .
     Ben yine kısaca burada değineyim .
     Anadolu’nun paylaşılması projelerinden biri olan ” Sevr Anlaşmasını “ Osmanlı Sultanı kabul etmiş . Anadolu, Emperyal güçlerin askerleri tarafından işgal edilmeye başlanmıştı .
     Mustafa Kemal , büyük adam .
     Hiç ama hiç , dayatmalara gelmez .
     Gelmediğini , Çanakkale’de ispatlamıştır .
     “ Ben, bu anlaşmayı kabul etmiyorum “ demiş .
     “Sevr “ paçavrasını , tarihin çöplüğüne atmak için kolları sıvayarak , Anadolu’ya geçmişti .
     “Vay sen misin, bu Emperyal Anlaşmayı kabul etmeyen . Öyle ise sen , Barış düşmanısın . Barışı istemiyorsun . Bu anlaşma ile dünyaya barış gelecek . Sen bu barışın düşmanısın . “
     Atatürk , teslimiyetçi bir anlaşma olan  Sevr’i , daha doğrusu , dayatmacı bu anlaşma metnini kabul etmiş olsa idi . Bu gün TC diye bir Devlet dünya coğrafyasında yer alır mıydı ?
     Emperyal paketleri kabul edip bağrına basan “ barış havarisi .”
     Sadece eleştirmeye kalkan , Kıbrıs Türk Halkının hakkını arayan ise “ Barış düşmanı .”
     Bu durumlarda , rahmetli İnönü , şu tekerlemeyi yapardı :
     “ HADİ CANIM SİZDE .”