Kendisiyle vardır insan.
Örgütler de kendisiyle vardır ve partiler.
Parlamentolar / meclisler kendileriyle vardır ve devletler de.
İnsan –örgüt – parti – meclis ve devlet bir birleriyle ilişkili kavramlar nitelikler.
Millet  bir başka yazıma konu olsun olacak.
Kendisiyle var olan insan örgüt üyesi olunca ilk ortaya çıkan sonuç insanın kendisinden bir ölçüde vaz geçmesidir.
Örgütler kendilerinden belli ölçülerde vazgeçen insanların bir araya gelmesi ile ortaya çıkan bir tüzel kişiliktir.
Örgüt kavramı bir tüzel kişilik olmasına karşın kendilerinden örgüt lehine taviz veren kalabalıklardan oluşur.
Örgüt insanı kendisinden taviz vermeye zorlarken kendisi de parti karşısında tavizler vermekten kurtulamaz kaçınamaz.
Partilere karşı taviz vermeyen örgütlerin uzun ömürleri olmadığı gibi partilerinde kendi karakterlerinden örgütler lehine taviz verdiği kesin olmakla birlikte partilerin asıl taviz verdikleri bir başka tüzel kişilik vardır ki ona da parlamento / meclis diyoruz. Partilerin seçmenler  ve seçim karşısında da tavizkar davranmaları bizzat kendileri tarafından normalleştirilmektedir.
Buraya kadar okuduklarınızdan yazarın çıkardığı sonuç şudur ki aynı ana lisan içine doğan insanların kendilerinden ödün vermeden gönüllü ve dahi doğal olarak kendiliğinden bir araya gelmelerine millet diyoruz.
Milleti en ve insanı ayakta tutan en önemli karakteristik de budur.
Ödünsüzdür ve kendiliğindendir.
Kendilerini daha güzel günlere göre yapılandıran ve bu amaçla uğraş veren insanlar için örgütlendikten sonraki amaç örgütün başarılı olması haline gelir. Artık daha güzel günler amacı belli belirsiz olarak ikinci plana itilmiş ve güzel günlere örgüt olmazsa varılamaz anlayışı öne çıkmış olur nedir ki bu da uzun süreli olmaz olabilemez ve örgüt bir partiye bağlanmazsa işler asla yoluna giremez tahtaravallisine oturulmuş olur.
Örgüt ile parti dangalabişta oyunu kaçınılmaz bir şekilde meclise seçimlere seçmenlere yenik düşer.
Bu yenilgiden kaçabilen parti görülmemiştir siyaset tarihi boyunca.
Yapılması gereken şey kanaatimce siyasetteki dikey hiyerarşiden kurtulmaya çalışmak ve olabildiğince yatay örgütlenmeye ve hatta tüzüksüz yapılanmaya geçebilmektir.
Kendisi ve kendisiyle beraber bütün herkes için daha güzel yarınlar için üstüne görevler düştüğüne inanan kişiler her hangi bir partinin bireyi değil ve fakat partinin içinde bile olunsa kendi kişiliği ile yaşamaya devamı seçmelidir.
Bu nasıl mı olacak. Kişinin hürriyetini ve partinin giderek devletin bağımsızlığını öne çıkararak.
Niye bir köylü veya işçi ya da herhangi bir insan partisinin köylülüğün işçiliğin haklarına aykırı bir tezi parti tüzüğü ya da kararı diye kabullensin ve niye kişi kişilik haklarına ve özgünlüğüne aykırı bir parti / hükümet kararına boyun eğsin.