Haberleri altalta sıralamaya gerek yok.
En son bizden özersay konuştu.
Dikkatinizi çekerim, Özersay bir haftadır Amerika’da son demecinde ne dedi?
“Yakında çok gelişmeler olacak” dedi.
Bu ve diğer haberler bir çözümün ayak sesleridir gayrı.
Onun için herkes ve her kurum ve kuruluş şapkasını önüne koyup düşünmelidir.
Bu değişime nasıl ayak uydurulur diye.
Ayak uydurabilenler kalacak.
Uyduramayanlar tükenip gidecek.
Peki ama değişimin ve çözümün kimler bir parçası olacak kimler olmayacak.
Gelin isterseniz üsten başlayalım, partilerden.
Örneğin bir UBP bu değişim ve dönüşüme ayak uydurabilecek mi?
Hiç sanmıyorum.
Neden derseniz, şöyle.
Bir defa UBP bu denli gelişmeler olurken hala daha eski ezberini tekrarlayıp duruyor.
Sertoğlu’na karşı tavırları ise anlaşılır gibi değil.
Çoçuğunu yiyip bitirmeye çalışan bir halleri var.
Neymiş adam spor dalında bir açılım yapmış.
Bu kadarını hazmedemeyenler yarın gelecek büyük değişikliklere nasıl ayak uyduracak?
Esasen son seçimlere giderken bu parti, karpuz misali, ikiye bölünüverdi.
Ayrılanlar başka bir statükocu partiye katıldılar.
Daha açıkçası can çekişmekte olan DP’e yeniden hayat verdiler.
Hayat verdiler de ne oldu.
Pek bir şey olacağıda yok.
Baksanıza DP-UG’lerin bir ayağı hükümette, bir gözü ise UBP’de.
Yani DP-UG’de değişime aday bir parti değil.
Esasen bu partininde kökeninde statükoculuk var.
Değişemezler, değişmeyecekler.
Ayrıca da sözünü ettiğimiz her iki parti de varlık nedenlerini particilik ve partizanlığa dayandırmış partilerdir.
Bir çözüm ile birlikte ülkeye hak hukuk ve adalet geleceğine göre bunların bu yeni sisteme ayak uydurmaları mümkün değildir.
Ve göreceksiniz bu iki parti bir çözümün parçası olma yerine nasıl olursa olsun, bir çözüme de karşı çıkacaklar.
Kanıt mı istiyorsunuz?
Bu iki parti yıllarca “çözümsüzlük çözümdür” sloganı satmaya çalışmadılar mı?
Peki ama kalacak olan kimlerdir; daha doğrusu hangi partilerdir?
İkisi elendiğine göre geriye CTP ve TDP’dir.
Öyle görünüyor ki, hatta öyledir ki, her iki partide çözümden yana tavırlarında ısrarlıdırlar.
Özelliklede CTP son seçimlerden kendi kendisini yenileyerek çıkmıştır.
AB’ye uyum girişim ve eylemlerini de sürdürmeye başlamışlardır.
Dünya ile iletişim kurabilecek kadrolar ve elemanlar bu partide vardır.
Dışişleri bakanı Nami’nin Amerika ile kurduğu iletişim büyük bir olaydır.
Partili olmayan özersayın da hakkını vermek gerekir.
Onun da bir çözüme dönük olumlu yaklaşımları vardır.
Ve TDP’nin çözüme dönük tavrı da onun geleceğini parlak olduğunu gösteriyor.
Bu parti de dünyalı kadrolarını hazırlamak ve kamuoyuna takdim etmek gayretinde olmalıdır.
Sözün kısası  mı, geleceğin partisi CTP ile TDP olacaktır.
Kalacak olan bunlardır.