Biz Kıbrıs Türkleri mahana buluruz.

Şimdilerde bahane aramaya başladık buluyoruz ve eğer bahane yoksa  da üretiyoruz.

Çok seviyoruz ya üretmeyi, nerden mi belli çok sevdiğimiz üretme kavramını.

Siyasi partilerimiz başta olmak üzere, sendikalarımız her ne demekse sivil toplum örgütlerimiz, san at çılarımız ha bire üretiyorlar.

Meclis toplanır mesela karar almaz karar üretir, partilerin tümü de yetkili organlarında karar almazlar karar üretirler.

Resim yapmaz resimciler resim üretirler, şiirciler de şiir yazmaz şiir üretir heykelciler de öyle.

Ha bire üretiyoruz.

Gelelim saadet üretimine.

Bu hükümet iyi yönetmiyor bu tartışması abes bir gerçek, bundan öncekiler de iyi yönetmiyordu.

Ve her hükümet de yetersizliğini, çapsızlığını, niyetsizliğini bir bahane ile kapatmaya çalıştı  çalışıyor çalışacak.

İlk bahane ambargo / izolasyon bahanesi, arkasından tanınmamışlık bahanesi.

Giderek tüm ahaliye yayılan bahane de Türkiye karışıyor bahanesi.

Evet Türkiye zaman zaman karışıyor.

Amma Türkiye bize hastane yapmaya karar verirsek ve inşaatına da başlarsak sakın yapma demiyor ki.

Biz her hangi bir köyümüze kasabamıza şehrimize okul yapmaya kalkıştık da Türkiye bize sakın yapma mı dedi, yoksa başladık da inşaatı kafamıza mı yıktı.

Hakkaniyetli bir ihale açıp sonuçlandırmayı başardık da Türkiye yapamazsınız izin vermiyorum mu dedi, ve zaten eğer devlet ve o devletin hükümeti iseniz izin almaya niye istemeye niye gerek duyasınız ki.

Doğru dürüst vergi toplamayı planladınız da Türkiye planlarınızın trafosuna kedi fare mi soktu.

Kaybedilen her şeçim sonunda ta 1976 seçimlerinden başlayarak müdahale oldu bahanesinin arkasına saklanmayı niye marifet bildiniz.

Daha dün vücut geliştirme ( ne demekse ) sporcusu ulusla arası alanda şampiyon oldu. Ya o dokuz dağın beşine tırmanıp bayrak açan aziz şehidimiz bahane aradı mıydı. Dikti bayrağı dağların doruklarına

Demek ki çaba azim ve kalite ne ambargo dinler ne izolasyon nhe müdahale ne de tanınmamışlık.

Tanınmamışsak niye BM indinde taraflardan biriyiz.

aloooo