Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nun yeni yasama yılındaki ilk denetim gündemli toplantısında milletvekilleri güncel konuşmalar yapıyor.
Genel Kurul’da ilk olarak “Hücre, Doku ve Organ Nakli ile ilgili Yasa Tasarısı”nın Meclis Komitesine iletilmesine ilişkin tezkere okundu. Ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu’nun görevine son verilmesi ve yerine Oğuzhan Hasipoğlu’nun atanması kararı Meclis’in bilgisine getirildi.
“TC-KKTC hükümetleri arasında KKTC fiber optik altyapısının geliştirilmesi ve fiber optik kablolar üzerinden sunulan hizmetlerin hanelere ve işletmelere götürülmesi kapsamında yapılacak çalışmalara ilişkin iş birliği protokolü” hakkında tezkerenin okunmasının ardından milletvekilleri söz aldı.
-Şahiner
Tezkereye ilişkin ilk olarak söz alan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Salahi Şahiner, fiber optik hizmetinin “olmazsa olmaz “ olduğunu kaydetti, ancak seçimin hemen ardından sunulan söz konusu protokolün “bir ihanet planı olduğunun gözlemlendiğini” savunarak, bunun İlgili şirket olan Türk Telekom’a “tarihi bir peşkeş olduğunu” ileri sürdü.
Yerel şirketlerin ihale açma çağrısında bulunduğunu ve konsorsiyum oluşturduğunu kaydeden Şahiner “milyarlarca dolarlık rant kapısı” vurgusunda bulundu.
Şahiner, 25 yıl içerisinde milyarlarca dolarlık halka fatura kesilmesine rağmen devlete sadece yüzde beşlik bir pay verileceğini ifade etti; halka satılacak olan internet fiyatlarını şirketin serbestçe belirleyeceğini de kaydetti.
Şahiner, “bir yılda bitirilecek” ifadesinin de yalan olduğunu savunarak, devletin bazı yükümlülüklerini zamanında yerine getirememesi durumunda Bakanlar Kurulu’nun süreyi uzatma yetkisi olduğuna dair protokolde yer alan maddeye dikkat çekti, bunun T&T Şirketi’yle yapılan uygulamalara benzediğini kaydetti.
Şahiner, protokol şartlarını eleştirerek, ihale yapılması gerektiğini kaydetti; başka şirketlerin “daha az maliyetle bu işi yapabileceğini” belirttiğini söyledi.
- Solyalı
CTP Milletvekili Ürün Solyalı da, protokol yapılacaksa Anayasa'ya uygun olması gerektiğine dikkat çekti. Milletvekili Solyalı, söz konusu protokolün Cumhuriyet Meclisi huzuruna getiriliş şeklini eleştirdi; bu türde protokollerin “bilgiye sunuş” değil “onay yasası” şeklinde getirilmesi gerektiğini kaydetti, hukuki görüş alınmasını talep etti.
Solyalı, “aksi takdirde ‘daha önce yapıldığı gibi’ 25 sene boyunca her şeyin bir şirkete devredileceği ve ardından söylenebilecek hiçbir şeyin kalmayacağını” savundu.
- Arıklı
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı ise, evden eve fiber projesinin her zaman öncelik verdiği bir konu olduğunu kaydederek, Kuzey Kıbrıs’ın bu konuda geri kalmış olmasının kabul edilebilir olmadığını belirtti.
Süreç hakkında bilgi veren Arıklı, kendisinin Türk Telekom’a giderek projeye ilişkin destek talep ettiğini ancak yüksek maliyetli olduğundan ve önceki borçlardan dolayı Türk Telekom’un ilk başta bunu kabul etmediğini anlattı. Arıklı, bu sistemin içerde kurulmasına ilişkin yapılan değerlendirmelerde de 30 milyon dolarlık bakırdan daha az bakır varlığına sahip olunduğu ve bunun yeterli olmayacağı tespitinin yapıldığını kaydetti.
Arıklı, buna ek olarak konsorsiyumun 7 yıl olarak verdiği sürenin, Türk Telekom tarafından bir yılda yapılacağını belirtti, “Biz bu işi kendi gücümüzle yapamazdık.” dedi.
Arıklı, Türk Telekom’un bu yatırımı yapmayı Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla yapmayı kabul ettiğini, 25 yılın ardından sistemin Telekomünikasyon Dairesi’ne devredileceğini belirtti. Arıklı, ek olarak, Daire’nin Türk Telekom’a 48 milyon dolar borcu olduğunu ifade etti.
Bakan Arıklı, BTHK ve Telekomünikasyon Dairesi’nin maliyetler konusunda aylar süren çalışmalar yaptığını kaydetti, kendinin işin teknik tarafında olduğunu belirtti.
Yerinden söz alan CTP Milletvekili Erkut Şahali, protokolle Telekomünikasyon Dairesi’nin varlıklarının devredileceğini savundu. Şahali, “Telekomünikasyon Dairesi’nin borcu olduğu” ifadesinin doğru olmadığını, borcun Maliye’ye ait olduğunu kaydetti. Bunun üzerine Arıklı, projenin sahibinin Telekomünikasyon Dairesi olduğunu, bakır gibi varlıklarının devredilmesinin söz konusu olmadığını kaydetti.
Yerinden söz alan Bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars da, bugün protokolün “bilgiye sunuş” şeklinde Genel Kurula getirilmiş olmasına tepki göstererek, ülkenin stratejik altyapısının 25 yıllığına başka bir şirkete verileceğini vurguladı; protokol hükümleriyle ilgili eleştirilerde bulundu.
Arıklı, Milletvekili Baybars’ın konuşması üzerine “mahkemeye gidilebileceğini” belirtti.
Meclis Başkanı Öztürkler ise, bugün protokole ilişkin yapılan tezkerenin “bilgiye sunuş” olduğunu ancak onay yasasının daha sonra Meclis’e getirileceği bilgisini paylaştı.
- Güncel Konuşmalar
Meclis Genel Kurulu, milletvekillerinin güncel konuşmalarıyla devam etti.
-Barçın
İlk olarak söz alan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Lefkoşa Milletvekili Devrim Barçın, “Hükümetin İflasa Sürüklediği Ülke Ekonomisi ve Kamu Maliyesi” başlıklı konuşma yaptı.
Barçın, Bakan Arıklı’nın “mahkemelere gidilebileceği” yönündeki ifadesini eleştirerek, davalar kaybedildiğinde masrafların yine halkın cebinden ödendiğini kaydetti, “Buna hakkınız yoktur.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ni hatırlatan Barçın, “Halk size gerekli cevabı daha vermedi mi? Bu ülkenin böyle yönetilmesini istemediklerini halen anlamadınız mı?” diye sordu.
Bakan Arıklı’nın seçim sürecindeki konuşmalarını eleştiren, Arıklı’nın seçimi “Türkiye ile yürüyüp yürümeme konusunda referandum” olarak nitelendirdiğini kaydeden Barçın, her siyasetçinin sorumluluk bilinciyle konuşması gerektiğini belirtti.
Barçın, Binboğa gibi kurumlarda bir yılı aşkın süredir sigortasız işçi çalıştırıldığını savunarak, bu sorun çözülmemişken seçim sürecinde işe alınan yandaş 200 geçici işçinin henüz işe gitmediğini ileri sürdü.
Maliye Bakanlığının borcunun 11 milyar TL’ye ulaştığını, tarih boyunca bu derece borç yükü altına girilmediğini söyleyen Barçın, buna rağmen hiçbir yatırımın yerel kaynaklarla yapılamadığını kaydetti.
Ülke tarihinin en yüksek enflasyonunun da yaşanıyor olduğuna dikkat çeken Barçın, bu konuda herhangi bir açıklama yapılmadığını, politika belirlenmediğini ve tedbir alınmadığını savundu.
Barçın, sosyal sigortalılar için devlet katkı payı ödenmesinde aksaklıklar yaşandığını savunarak, yasanın ilgili hükümlerini okudu; sigortalara üç ay geç yatırım yapılması durumunda kamu maliyetine yüklenildiğini savundu.
- Berova
Maliye Bakanı Özdemir Berova, Milletvekili Barçın’a verdiği yanıtında, kamu maliyesi borcuna yönelik yanlış bilgilerin basında yer aldığını kaydederek, bütçe yasa tasarının yakın zamanda Meclis’e sunulacağını belirtti.
Berova, 2025 yılı bütçesinde borç alınabilecek bütçenin 18,5 milyar olarak onaylandığı anımsatarak, bu rakamın 2025 yıl sonunda 11 milyar TL’nin altında olacağını kaydetti. Beklenenden az borçlanmaya dikkat çeken Berova, bunun nedeninin denetimlerin fazla olması ve geçirilen yasalarda birlikte meydana gelen gelir artışı olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne değinen Maliye Bakanı Özdemir Berova, “Nasıl ki 2020 yılında halk iradesiyle bir karar vermişti, bu yıl da iradesiyle bir karar verdi.” dedi. Berova, buna rağmen, beş yıl boyunca muhalefetin eski Cumhurbaşkanı’na “atanmış” sıfatını kullandıklarını hatırlattı. Berova, Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın sorumluluklarını nasıl yerine getireceğini takip edeceklerini söyledi, görevinde başarılar diledi.
Milletvekili Barçın’ın, sigortalı çalışanlar için devlet bütçesinden her ay aktarılması gereken kaynağın iki aydır yatırılmadığı yönündeki açıklaması hakkında Berova, bir borç yükünün olmadığını kaydetti.
- Arıklı
Bakan Berova’nın konuşmasının ardından yeniden söz alan Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, seçim kampanyasında herkesin bazı mesajlar verdiğini hatırlatarak, seçimde konuşulan konuların geride kaldığını, yeni Cumhurbaşkanı’nın yanında olacaklarını birçok kez ifade ettiklerini kaydetti.
Arıklı, kendi ifadelerine rağmen, vatandaşın, söz konusu seçimi, Türkiye ile yürüyüp yürünmeyeceği yönünde bir referandum olarak görmediğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın seçim sürecinde “bir federasyon kurulacağı” yönünde net bir açıklaması olmadığını belirten, Erhürman’ın açıklamalarında “konfederasyonu anlatan tanımlamalar yaptığını” savunan Arıklı, Erhürman’ın “Türkiye ile kavga etmeyeceğini” de açıkladığını, kendilerinin de taleplerinin bu yönde olduğunu kaydetti.
Bunun üzerine söz alan CTP Milletvekili Ongun Talat, “Erhürman’ın açıklamalarının konfederasyonu değil, federasyonu anlattığını” belirtti.
- Hasipoğlu
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Oğuzhan Hasipoğlu da, kürsüde yaptığı konuşmasında, Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ı yürüttüğü seçim kampanyasından dolayı tebrik ederek, kampanyayı “nabza göre şerbet” olarak nitelendirdi. Hasipoğlu, müzekere süreci sonunda anlaşılmadığı takdirde “iki devletli çözüm”ü destekleyip desteklemeyeceği sorusunun ise yanıtsız bırakıldığını kaydetti.
Hasipoğlu, Cumhurbaşkanı Erhürman’ın “Ben Birleşmiş Milletler kararlarına bakarım.” ifadesini de eleştirerek, bunun doğru bir tutum olmadığı görüşünü paylaştı.
Sigortalara ilişkin Milletvekili Devrim Barçın’a yanıt veren Hasipoğlu, bugün itibarıyla 2 milyar 402 milyon 88 bin TL’lik ödemenin Çalışma Bakanlığı Sigorta Fonundan gerçekleştirildiğini kaydetti; “Sigortalının parası heba edilmedi. Vadesi dönen paradan ödeniyor. Maliye bunu daha sonra yatırıyor, ödememesi söz konusu değildir.” dedi.
Bakan Hasipoğlu, sigorta mevduatında 6 trilyon 550 milyon TL para olduğunu kaydederek, “Sigortalının parası kuruşuna kadar fonumuzdadır.” dedi. İhtiyat Sandığına ilişkin verileri de paylaşan Hasipoğlu, “Güçlü yapıları muhafaza etmek boynumuzun borcudur.” ifadelerini kullandı.
Hasipoğlu, yaşlı insanlarının sabah saatlerinde bankaya gidip beklemeden paralarını alması hedefiyle çalıştıklarını vurguladı.
- Barçın
Ardından kürsüye çıkan CTP Milletvekili Devrim Barçın, Sosyal Sigorta emeklilerinin maaş almadığına yönelik bir iddiada bulunmadığını kaydetti, ancak devletin sigortalara yaptığı ödemelerde yaşanan gecikmelerin birikmiş mevduatının kırılmasına neden olduğunu, birikmesi gereken faiz gelirinden mahrum kalındığını söyledi.
Barçın, yaşanan mahkeme sürecini Bakan Berova’nın “CTP’nin şovu” olarak nitelendirmesine tepki göstererek, bu ifadelerin kabul edilebilir olmadığını da kaydetti.
- Besim
Ardından Cumhuriyetçi Türk Partisi Lefkoşa Milletvekili Filiz Besim, “Çöken Sağlık Sistemi ve Altında Kalan Hastalar” başlıklı konuşmasını yaptı.
Besim, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı’nın “bazı projelerin yerel kaynaklarla yapılamadığı” açıklamalarını eleştirerek, 1974’ten sonra Kıbrıs Türk halkının çok kıt kaynaklarla birçok işi başardığını; kurum ve kuruluşlarını kurduğunu kaydetti.
Sağlık sistemindeki mevcut sorunlar hakkında konuşan Besim, Sağlık Bakanı’nın asli görevini yerine getirmesi gerektiğini belirtti.
En önemli kurumlardan olan İlaç Eczacılık Dairesi’nin altyapı sıkıntılarına dikkat çeken Besim, özellikle personel arasında yaşanan sorunlardan bahsederek, geçmiş iki yılda bu sorunun çözülmesi gerektiğini kaydetti.
İlaca erişim konusunda yaşanacak sıkıntılar hakkında birçok kez uyarıda bulunduklarını hatırlatan Besim, birçok işletmenin küstürülmesinden dolayı piyasadan çekildiğini ifade etti; yaşanılan ilaç krizinin nedeninin bu olduğunu söyledi. Besim, bu krizin bir an önce çözülmesi çağrısında bulundu, hastaların perişan olduğunu kaydetti.
Milletvekili Besim, hastalıkların erken zamanda tespit edilmesinin ve fazla masraf gerektirmeyecek dönemde tedavi edilmesinin kaynaklar üzerindeki önemi hakkında konuşarak, ekim ayının Meme Kanseri Farkındalık Ayı olduğunu hatırlattı; bu kapsamda sadece yüzde 8’lik bir kısmın tarandığını kaydetti; mamografi tarama programı olmamasını eleştirdi.
“Halk Sağlığı projesi” kapsamında iki hekimin “sürüldüğünü” ileri süren Besim, bu hekimlerin alındıkları yerlerdeki hastaların yaşadığı mağduriyete değindi, yeni mezun hekimlerin, ekip ve ekipman olmadığı yerlerde göreve başlatıldığı iddiasını paylaştı; tecrübesiz hekimlerin yalnız göreve başlayamayacağı uyarısında bulundu.
Besim, “Sağlık hizmetleri SOS veriyor.” dedi; halkın ve hekimlerin dinlenmesi gerektiğini belirti.
- Dinçyürek: “Concerta’nın eksik dozları hafta içerisinde Eczacılık Dairesi’nde olacak”
Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek, Milletvekili Filiz Besim’e verdiği yanıtında, ülkede bir ilaç krizi olduğu yönünde bir algı yaratıldığını savundu.
Sürecin geçen hafta “concerta” isimli ilacın iki dozunun bulunmadığı yönündeki bir açıklamayla başladığını savunan Dinçyürek, eksik dozların hafta içerisinde İlaç Eczacılık Dairesi’nde olacağını duyurdu. Dinçyürek, bunun yanında söz konusu ilacın farklı dozlarının mevcut olduğunu kaydederek, “Bir hekim doz ayarlaması yapamayacaksa, ben de onun diplomasını sorgularım.” dedi.
Dinçyürek, ülkeye daha önceki dönemlerden iki kat daha fazla, 1200 kalem üzerinde ilaç ithal edildiğini kaydederek, “Farklı dozlarda muadili varken ve birkaç güne Daire’ye teslim edileceğini bilinirken, cımbızla eksik üç beş ilacın çekilmesi ve ‘halk sağlığı toplum altında’ denilmesi siyaset yapmaya çalışan bir zihniyettir.” dedi.
Hekimlerin hangi ilacın içerde olup olmadığını sistemde görebileceğini ve aynı etkiyi yapan ilaçları reçete edebileceğini söyleyen Dinçyürek, “olmayan ilacın yazılmasını” sorguladı.
Türkiye’den sipariş edilen ilaçlara son günlerde yanıt verilmemesinin nedeninin “zam beklentisi” olduğunu kaydeden Dinçyürek, bunun kendileriyle alakalı bir durum olmadığını, ihaleyi zamanında ve doğru şekilde yaptıklarını belirtti.
İlaç ve Eczacılık Dairesi için 80 milyon TL kaynak yarattıklarını, projesinin hazır olduğunu kaydeden Dinçyürek, bu projenin şu anda bir firmanın talebiyle Rekabet Kurumu’nda olduğunu ve bu süreci beklediklerini belirtti. Tüm eksikliklerin farkında olduklarını ve gerekeni yaptıklarını söyleyen Dinçyürek, yapılanlara teşekkür edilmesinin siyasi bir kültür olduğunu ifade etti.
- Milletvekilleri yerinden söz aldı
Yerinden söz alan Ulusal Birlik Partisi Milletvekili Hasan Küçük’ün ilaca erişim konusunda son dönemlerde yaşanan global sıkıntılar kapsamında ilaca erişim konusunda kontrollü bir sürecin yönetilip yönetilmediği sorusu üzerine, Dinçyürek, sadece 3-5 ilaçta eksik olduğunu ve bu ilaçların geliş tarihlerinin belli olduğunu vurguladı. Dinçyürek, biyoyararlanım testi olmayan hammaddelerden ilaçların, daha uygun fiyatlı olmasına rağmen, ülkeye girmesini kabul etmediklerini söyledi.
Yerinden soru yönelten Bağımsız Milletvekili Jale Refik Rogers, Sağlık Bakanı’nın ilaç sıkıntısı olmadığını söylememesine rağmen, sokakta vatandaşın var olduğunu söylediğini” ifade etti. Rogers, uyarıların altı ay önce yapıldığını hatırlattı; ihaleye bugün çıkılmasından dolayı yanıt bulunamadığını savundu.
Bakan Dinçyürek ise yanıtında, ihalenin zamanında ve düzgün yapıldığını vurguladı; nüfusa oranla dikkat eksikliği tanısının ve dikkat eksikliği ilacı kullanımının çok fazla olduğunu kaydetti. Dinçyürek, bu tür ilaçlarda denetim ve izinlendirme süreçleri olduğunu hatırlattı; gecikmelerin olabileceğini belirtti.
Dinçyürek, bu yıl 3 milyar TL civarında ilaç bütçesinin hedeflendiğini söyledi.
İlaç takip sistemine ilişkin soruya yönelik Dinçyürek, ilaç takip sisteminde ilacın ülkeye girişinden son tüketiciye kadar takibinin şart olduğunu kaydederek, bu sistemin yasal altyapısının hazır olmadığını belirtti; ilgili yasanın geçmesini muhalefetin engellediğini savundu.
- Besim
Dinçyürek’in yasa tasarısı hakkındaki ifadelerinin ardından kürsüye çıkan Milletvekili Filiz Besim de, Sağlık Dairesi Yasası’nın Genel Kurul’a gelmeden önce Başbakan tarafından geri çekilmesinin talep edildiğini söyledi.
Besim, geri çekilme talebi nedeninin “sırf bazı üniversitelere uzmanlık verebilmek adına merkezi sınav sisteminin istenilmemesi” olduğunu savundu; bu yasanın geri çekilmesiyle birlikte, 112, Kan Bankası gibi yaşamsal değerde birimlerin de olumsuz etkilendiğini kaydetti.
Bunun üzerine yerinden söz alan Bakan Dinçyürek, kendisinin komitede, tıpta uzmanlık sınavıyla ilgili modülün yasadan çıkarılarak diğerlerinin ivedilikle oy birliğiyle geçmesi teklifinde bulunduğunu kaydetti.



