Yağmur

Yağan sesindir.

Ben ıslak aşktan şarkından.

Herbir yanım sen açıyor çiçeklenince dallarım.

Ağacım toprağına hükümlü.

 

Sözlerin akınca

Ağzından

Mevsimi der ve

Yaprağa durur ağaç

Herbir yaprağı saçlarında incidir

Ve sahici ipek

Tenindir günle gecenin

Bıçak sırtı sınırı

Aşarım ah benim yaram

Kanayan derininde

İlkyazdır adın sonsuzluğunda şiirin.

 

nida

Çünkü alır beni benden sürer hüzün ki serçe yavrusudur ıslanmış aşkın yağmurunda yüzün

Derim ki demdir dövüp demiri tavında çıkarım yasak dağlarına şarkımla inerim suyuna.

İpek

Çünkü ellerin bir değse ah değse elime yıldızlar iner gözlerinden nar bahçeme

Neyin sesidir ki suaya benzer su ah bir ah bir kuştur

Hiç kalkmaz içimdeki çocuğun omzunda oturur

 

nida

Çünkü çiçeği ovaların herdem taze teninde  akar yüzünün dereleri hiç durmaz derinimde

 

 ten içre tenin bir can var can içre sende

İnersin çıkılmadık dağlarından evrenin ve esersin esrikliğin amentüsüyle

ipek bir üzgardır çünkü esen ruhundan ömrüme

 

Çünkü yangınla dokunur dağıma ve sorulur iki dağın öpüşmesinden başka nedir ki deniz.

Akşamın da ucudur ucucuna dokunan gözlerin sabaha.

İpek

Çünkü

Sevişirken kurtulur insan dünden ve yazar kendini köpükle güne.

Gün bastığı yerdir güvercin ayaklarını kaldırma hiç kalbimden.

Beni benimle sorgula ve gel sonrasında denizime

 

 

Çünkü gördüğü gözün bir çift kanattır alevden gün ağarır gözlerinde ve sürer göğsümün tarlasını aşkla.

Ve büyürüm emerek memelerini şaraba keser ömrüm.

 

Atı al ve yatır kendini karanfilin köküne.

Söyle söylenmeyen şarkısını çocukların yasaklanmış emirle kanunla devletle.

Ağzımda büyüt tarlanı ve gel

Dokuyorum seni şiirimle

Çünkü sen

Kuytumda kırlangıç kasırgası nar çiçeği ve arı