Sonrası ne olur. Tohumun sonrası ottur çiçektir ağaçtır, ağacın sonrası dal yaprak meyve çekirdek tohum ve fakat yineleme değildir bu devri daim yenilemedir, yenilenme.

Sonrası nedir seçimin.

24 aralık ile 26 aralık arasında ne değişecek hayatımızda. Hiçbir şey değişmeyecekse eğer niye seçim yapmış olacağız.

Ali gidip de Veli gelecekse bu yeterli mi.

Yaşar Kemal İnce Memed’in ikinci cildinde Abdi Ağa gitti Arif Ağa geldi ve hayata dair bir şey değişmedi üzerine sayfalarca yazdı.

Yaşar Kemal bu değişmezlik olgusunu onaylamak için yazmadı yazdıklarını tam tersine değişmeli, mutlaka değişmeli güzelleşmeli iyiye doğru evrilmeli diye yazdı.

Büyük heyecanlar ile yapılmıştı 1976 seçimleri ve heyecanın ana nedeni de iyiye doğru bir değişiklik bir gelişme olacak beklentisi idi.

Ne yazık ki biçim değişti değişmesine de içerik değişmedi ve eğer içerik değişmez ise biçimdeki değişikliklerin bir aldatma aldanma ve dahi öz aldanma olduğunu bu gün oldu halâ daha kavrayamadık içselleştiremedik. ( öz aldanma / öz aldatma, sanırım bu deyişleri ilk defa okuyorsunuz ve ben de ilk defa yazıyorum, ilk defa bu yazıyı yazarken düşüverdi aklıma ve ağzıma, üstelik nedenini ve sonucunu da beraberinde taşıyarak : Şöyle ki öz eleştiri yoksa yaşanan şey öz aldanma ve özün özü aldatmasından başka bir şey değildir yaşanan süreç / süreçler )

Ve biz ne yazık ki 1976 dan ve özellikle de 1990 blı yıllardan beridir özümüz ile özümüzü aldatarak yaşıyor ve her seçimi de özün özü aldatması için yapıyoruz.

Siyasi partilerimize ‘‘ B.G ’’ Birleşik Güçler kavramını dahil etmemiz ya da başka partilerin ‘‘ bağımsız adaylarla ’’ ve veya ittifaklarla yoluna devam etmesi kurultay delegeleri ve veya yurt dışından ( KKTC dışından Türkiye, KC veya AB den destek / müdahale araması bu kendini aldatma / kendine aldanma oyuncuğunun bir parçası ve hatta ana parçası.

Devlet, kendi atakları üstünde durmakla mükellef olduğu kadar partiler örgütler de kendi ayakları üstünde durmakla, durmakla yetinmeyerek kendi ayakları ile yürümekle mükelleftir.

Kendi ayaklarına güvenerek kendi ayakları üzerinde yürümeyi denemeyenlerin varabileceği her hangi bir yer yoktur.

Şuradan şuraya gitmek meselesinde asıl olan nerden nereye gidileceğine kimin karar verdiğidir ve akıl işte bu nedenle ayaklara hükmetmek için vardır olmalıdır.

Aklınız sizin değilse ayaklarınız asla sizin olamaz.