Kıbrıs sorununa çözüm bulma arayışları sürerken Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan çeşitli girişimlerde bulunarak ve oldu-bittiler yaratarak sorunu kendi arzuları doğrultusunda sonlandırma çabası sergilemektedir.
Bu doğrultuda neler yapılmış ve yapılmaktadır?
Kıbrıs’ın tamamına egemen olmak için 1963’te Türklere silahlı saldırıda bulunarak Kıbrıs sorunu yaratılmıştır.
Türk halkına yönelik ambargo uygulanmış, toplu katliamlara girişilmiştir. Adaya Yunan askerleri çıkarılarak 20 bin kişilik bir güç oluşturulmuştur. 1964’te Erenköy’e ve 1967’de de Boğaziçi ile Geçitkale köylerine saldırılmıştır. Bunlardan yeterince tatmin olmayan Yunanistan 1974’te Kıbrıs’ta büyük bir operasyona girişmiştir.
Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin giriştiği ataklara karşı Kıbrıs Türk halkı Türkiye’nin yardımları ile direnerek karşılık vermeye çalışmıştır.
1974’te ise Türkiye, Yunanistan’ın Enosis adımını durdurmuştur.
Ancak, Güney Kıbrıs Yönetimi ile Yunanistan’a bundan ders almamıştır.
*
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Yunanistan uluslar arası platformlarda özellikle de AB platformunda Türk halkı aleyhine girişimlerine devam etmiştir.
Güney Kıbrıs, uluslar arası hukuk kuralları çiğnenerek AB üyesi yapılmış, AB organlarından Kıbrıs sorununu Rumlar lehine çevirmeye yönelik kararlar çıkartılmıştır.
Türk halkına ambargo uygulanması kararı buna örnektir.
Bundan başka Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bazı ülkelere yanaşarak Kıbrıs’ın etrafında petrol ve doğal gaz araması yapması ve onlara bundan pay verme teklifi ile Kıbrıs’ın tamamında egemen olduğu iddiasını ileri götürmeye çalışmaktadır.
Bu da yetmezmiş gibi uluslararası anlaşmaların hilafına Güney Kıbrıs’ta bazı ülkelere üs verme, askeri kolaylıklar sağlanması ve askerlerini barındırması yönünde pazarlıklara girişmektedir.
Kuşkusuz ki bu adımlar iyi niyetli yaklaşımlar değildir. Ve bizim açımızdan kabul edilmeleri asla mümkün değildir.
Zaten bunları kabul etmek demek kendi kendimizi yok oluşa sürüklemek demek olur.
Dolayısı ile bizim de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Yunanistan’ın yaklaşımına karşın haklarımızı korumaya yönelik girişimlerde bulunmamız gayet doğaldır ve gereklidir.
Bu nedenle Rum ve Yunanlıların iyi niyetten yoksun girişimlerine karşı elbette haklarımız kararlılıkla korunacaktır.
*
Kısacası, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan, Türkleri anlama ve uzlaşmaya yanaşmak yerine Kıbrıs’ın tamamı üzerinde söz sahibi olmaya yönelik adımlar atmayı tercih etmektedir.
Bu adımları atarken de Türkleri oyalama ve taleplerinin kabul edilmesi yönünde bir tavır içerisinde olmaktadır.
Şu iyice anlaşılmalıdır ki Türk milleti, Türk haklarının ortadan kaldırılmasına yönelik adımlar atılmasına kayıtsız kalmaz.
Türk devlet yetkilileri zaman zaman yaptıkları açıklamalarla konuya dikkat çekmekte ve ciddi uyarılarda bulunmaktadır.
Umarız ki uyarılar dikkate alınır ve yeni bir maceraya girişilmez.