Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün İstanbul’da gözaltına alındı.
Ankara'ya götürülen Fincancı, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki işlemlerin tamamlanmasının ardından adliyeye götürüldü.
Fincancı tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi
Fincancı hakkında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı operasyonlarında kimyasal silah kullandığı yönündeki iddialarla ilgili yaptığı bir açıklama ardından soruşturma başlatılmış, AKP ve MHP Financı’ya tepki göstermişti.
Kimyasal silah kullanımına dair iddialarla ilgili tartışmaların nasıl başladığını, nasıl geliştiğini ve soruşturmayla ilgili bilinenleri derledik.

Şebnem Korur Fincancı kimdir?
Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra adli tıp alanında uzmanlık eğitimi aldı.
Yıllar içinde çalışmalarını, ağırlıklı olarak işkence konusunda yoğunlaştırdı.
1997’de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı oldu.
2004’te görevden alındı ancak 2005’te İdare Mahkemesi ve YÖK kararı ile göreve iade edildi.
Çeşitli uluslararası çalışmalara da katıldı.
Örneğin, 1996’da Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi adına, Bosna’nın Kalesija bölgesinde toplu mezarlardan çıkarılan cesetlerin otopsi çalışmalarında yer aldı.
2008 yılında, yaptığı başvuru ardından Ergenekon davasına birey olarak müdahil oldu.
2009 ila 2020 yılları arasında Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) başkanlığını yürüttü.
2020’da ise TTB Merkez Konsey Başkanı seçildi.
Bu görevini yürüten Fincancı ayrıca Evrensel gazetesinin köşe yazarlarından.

'Kimyasal silah' iddiaları
18 Ekim tarihinde PKK’ya yakın medya organlarında yayımlanan bazı haberlerde, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Irak’ın kuzeyinde örgüte yönelik yürüttüğü operasyonlarda kimyasal silah kullandığı öne sürüldü ve bu iddiaya dayanak olarak çeşitli görüntüler paylaşıldı. 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) konuyla ilgili olarak Meclis’te, Milli Savunma Bakanı (MSB) Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.
HDP’nin tutuklu eski lideri Selahattin Demirtaş yaptığı açıklamada, iddialarla ilgili uluslararası bir heyetin bölgeye giderek inceleme yapması gerektiğini savundu ve ekledi:
“Bu görüntülere TBMM ve muhalefet sessiz kalamaz. Bunu sessizlikle geçiştirmek suçu onaylamaktır. Gerekçesi ne olursa olsun kimyasal silah kullanmak dünyanın her yerinde ağır bir suçtur. Böyle bir suçun açık sorumlusu, savaş politikasında sınır tanımayan AKP-MHP iktidarı olur.”

MSB’nin tepkisi ne oldu?
MSB ise yayımladığı basın açıklamasıyla iddialara tepki gösterdi.
Açıklamada, 'Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kimyasal silah kullanıldığına yönelik iddiaların tamamen asılsız ve gerçek dışı olduğu" belirtildi.
MSB açıklamasında, "Daha önce defalarca açıklandığı gibi Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından uluslararası hukuk ve anlaşmalarca yasaklanmış mühimmat kullanılmamaktadır. Bu tür mühimmat, Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bulunmamaktadır" ifadelerine yer verildi.

Fincancı iddialarla ilgili ne yorum yaptı?  
Fincancı 20 Ekim’de, PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, BM'nin Minnesato Protokolü ilkeleri gereği, bunun bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi.
Görüntülerle ilgili olarak ise “Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda” dedi.
Bu röportajın ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Fincancı hakkında , "terör örgütü propagandası yapmak" ve "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama" suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı.
Soruşturmanın başlatılması sonrası Fincancı, Independent Türkçe’ye verdiği röportajda, Medya Haber TV'deki yayında, ortadaki iddianın araştırılmasını savunduğunu söyledi.
Medya Haber TV’yi de eleştiren Financı, “Medya TV ve ondan haberleştirenlerin sorumsuz habercilik anlayışı var. Sanki ben 'Kimyasal kullanılmıştır' demişim gibi haber yapıyorlar. Öyle bir şey demedim ben. Canlı yayında konuşuyorum. Hani diyorum ki bir kimyasal etkisi olabilir, sinir sistemini de etkileyen, o istemsiz hareketler ama bunun araştırılması gerekir diyorum” dedi.

Erdoğan ve Bahçeli ne tepki verdi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilerleyen günlerde yaptığı açıklamalarda hem Financı’yı hem de TTB’yi eleştirdi.  
Erdoğan, "Türk Tabipler Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir. Hem bu kişiyle hem bu kurumla ilgili adımlar atılacak" diye konuştu.
"Böyle bir şahsın adı Türk’le başlayan kurumun başında olmasını milletimizin tüm fertlerini rahatsız ettiğine inanıyorum” diyen Erdoğan, ‘bakanlara da Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatı verdiklerini’ söyledi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, “Şerefli Türk hekimleri hariç, TTB Başkan ve yöneticilerinin en ağır cezalar tatbik edilerek kapısına kilit vurulmasını tarihi önemde addediyorum. Türk düşmanı birliğin isminin başına Türk yazılamaz. TTB'nin tıpla, hekimlikle uzaktan yakından ilgisi kalmamıştır” açıklamasını yaptı
Bahçeli ayrıca, Financı’nın vatandaşlıktan çıkarılması gerektiğini savundu.

Soruşturmayla ilgili neler biliniyor?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fincancı’nın, "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla gözaltına alındığını açıkladı.
İstanbul'dan Ankara'ya götürülen Fincancı, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki işlemlerin tamamlanması ardından adliyeye sevk edildi.

Fincancı ne dedi?
Fincancı, gözaltına alındıktan sonra avukatları aracılığıyla kamuoyuna bir mesaj paylaştı.
"Gerçek dışı" diye nitelendirdiği gözaltı sürecinin yaşandığı için üzgünlüğünü belirten Fincancı, "Ancak dayanışma ile bu gerçek dışı süreci aşacağımızı biliyorum" dedi.
Fincancı mesajında şunları yazdı:
"Bu gerçek dışı durum ile karşı karşıya kaldığınız için üzgünüm. Ancak dayanışma ile bu gerçek dışı süreci aşacağımızı biliyorum.
"Sizlere kaynaklarıyla bilimsel görüş sürecini aktaracaktım, fırsat olmadı. Bu süreç bitince delillendirme üzerine bir toplantı yapalım.
"Sizlerin kesinlikle çok yoğunluğunuz vardır, bu yoğunluğa maalesef ben de katkı sunmuş oldum. Bu karalama kampanyasını da aşıp birlikte mücadele edeceğiz. İnsanca bir sağlık sistemini hep birlikte kuracağımız günlere dayanışmayla…"

(BBC)
 

Editör: Mehmet Kasimoglu