UBP Lefkoşa Milletvekili Zorlu Töre’nin şu sözleri, gerçek anlamda benim de düşündüğüm ve kafamdan geçirdiğim sözlerdir.  Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Temmuz kutlamalarına gelmezden önce bir törende yapmış olduğu açıklamaları, “müjde” kelimesi ötesinde bir başka beklentiyi oluşturuyordu.

            Herkes Erdoğan’ın meclisteki konuşmasında ne söyleyeceğini ve o ünlü müjdenin ne olduğunu merak ederken, müjdenin yeni bir Cumhurbaşkanlığı sarayı ile yeni bir parlamento binası ve yeni bir milletbahçesi olduğunu öğrendik.

            Nemelazım Erdoğan’ın müjdesinin arkasında yatan bir başka gerçek vardı.  Hani Zorlu Töre’nin ifade ettiği “Erdoğan’ın ağzında bir bakla vardı” sözleri...

            Recep Tayyip Erdoğan’ın meclisteki “müjdesi” açıklandıktan sonra dahi şöyle düşünmüşümdür:

            “Herhalde KKTC tanınma startını 20 Temmuz kutlamalarında verecek.”

            Orada da beklenen olmadı.  Ama gerçek anlamda O’nun ağzındaki baklanın ne olduğunu hala merak ediyoruz.

            Belki Sayın Erdoğan “Hayır beyler, yanılıyorsunuz.  Benim ağzımda öyle bir bakla yoktu” diyecek, dilomasi icabı.

            Zorlu Töre’nin ifade ettiği gibi Erdoğan, daha önce de tanınma yönünde bir takım gelişmeler olacağını ifade ederken ABD’ye “Size mi soracağız?” sorusu ile yankı yapmıştı.

            20 Temmuz kutlamaları başladı ve bitti.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok güçlü mesajlar verdi.  Kendisinin ifadesi ile “müjde” olan ama “müjde” olarak algılanmayan durum ötesindeki soru işareti hala kafalarda duruyor.

            Kim ne derse desin, kim nasıl düşünürse düşünsün, Erdoğan inandığı bir olayda ısrarla tavrını koyar ve yoluna devam eder.  Şayet Erdoğan KKTC gerçeğine ve mutlu gelecek arayışına inanmasaydı bu kadar etkileyici bir mesaj verir miydi?

            Hani “diplomasi” deriz ya...

            O anlamda bakmak lazım olaya.  Her ne kadar da Zorlu Töre’nin ifade ettiği gibi ağzındaki baklayı çıkarmasa da, o bakla er veya geç ağzından çıkacaktır.  Şayet bizim tanıdığımız cesur ve kararlı devlet adamlığı ile batının ve büyük güçlerin tepkilerine rağmen, kafasındaki düşünceyi gerçekleştirecektir.

            Devlet Bahçeli’nin “Kıbrıs Türk Devleti doğuyor” ifadeleri de Erdoğan’ın tavır ve düşünceleri ile örtüşüyor.  Cumhur ittifakının mimarlarından olan Devlet Bahçeli de bence boşuna söylememiştir bu sözleri. Bir diğer deyişle, onun da ağzında bir bakla vardır.

            Görünen odur ki Rumların uzlaşmazlığına, gerek Amerika’nın, gerekse AB’nin Maraş konusunda kınamaları olsa da, çok keskin açıklamalar olsa da, er veya geç KKTC tanınacak ve yeni bir yola girilecektir.

            Şu anda geldiğimiz 57 yıllık o uzun yolu düşünüyorum... Ne kadar acılar çektiğimizi, ne kadar masum kardeşlerimizin sokaklardan toplanıp katledilişlerini, bitmeyen ambaroları, Hamitköy tepelerine kurulan göçmen çadırlarını, Annan Planı döneminde verilen ve yerine getirilmeyen sözleri düşünüyorum.

            Hatırlıyorum...  21 Aralık olaylarının başlaması ile herşeyimiz elimizden alınmış ve sözde Kıbrıs Cumhuriyeti resmen Rumlar tarafından gasbedilmiştir.  Tam on bir yıl Türkleri gettolara kapatan Rumların ekmeğine yağ sürenler de hiç değişmedi ve gerçeklere sünger çektiler.

            Şimdi Maraş açılımı başladı diye, AB orada yırtınıp yırtınıp duruyor. “Türkiye’ye yaptırımlar uygulayacağız” diyorlar.

            Zaten onların en büyük silahları Türkiye’yi törpülemek ve Rumların çanağına bir kemik daha atmak değil mi?

            Amerika hiç değişmedi...  Türkiye sırf ABD’yle olan dostluğunu pekiştirmek için, ABD yoluna Kore’de  kurban verdiği şehitlere bile saygı duymuyorlar.  Körfez savaşında kullandıkları İncirlik Hava üssünü de unutmuşlar gibi...

            Daha ne diyelim ki?

            İşte bal gibi Rumların kaşığı ile bu yemeği yiyorlar.  Bu kadar şımartılan Rumlar çözüme veya onurlu bir anlaşmaya yaklaşırlar mı?  Yaklaşmazlar.

            O halde biz de Sayın Erdoğan’dan bir ricada bulunalım.

            “Sayın Cumhurbaşkanı, lütfen ağzınızdaki baklayı çıkarın ve ne yapacaksanız yapın.  Çünkü bu efendileri hiçbir şekilde memnun edemezsiniz.  Sizin o sözlerinizle Türk milleti ayakta duruyor.  ‘Biz büyük milletiz’ diyorsunuz.”

            Türk milleti büyük ve güçlü olmasaydı, bugün dünya haritasından çoktan silinirdi.  Demek Atatürk’ün dediği gibi, “Türkün dostu, yine Türktür.”