Kaçmaya çalışan fakat uçmayı başaramadığı için ne uçabilen ne de kaçabilen bir serçe yavrusu düşmüştü ağaçtan ayaklarımın önüne...Onu yakaladım ve avucumda bir süre sakladım.
Kendi kendini koruyabileceğinden,
Kesin olarak emin değildim.
Özgürlüğe terkedilse kendi kendine yaşaması olanaksızdı.
Hatta katledilebilirdi başka canlılar tarafından.
Bir başka deyişle yem olabilirdi bir caniye, doğa yasaları gereği...
Haliyle çok da korkmuştu.
Tiril tiril titriyordu avucumda avucumda titreyen uçabilmek için yeterince olgunlaşmayan bir kuş yavrusu söz konusu idi...Elimden bıraksam tekrardan uçmayı deniyebilirdi deneyecekti de bana göre.Doğal olarak.
Üstelik canlılarda kaçış en güçlü bir içgüdü olduğu malumdu.
İnsanda bile çünkü yaşam savaşında kaçamazsa döğüşür insan.
Tehlikeden kaçmak canlı için her zaman öncelikli bir davranıştır.
Bu olasılıkları tartışırken kendimle yavru kuşun yaşamını riske atmamam gerektiğine karar verdim.
Onu bir yuvada korudum.
Besin verdim, su verdim bir gün baktım ki onu uçabilecek kadar olgun gördüm eskisi kadar ürkek de değildi sanki onu yuvasından aldım başaracağımızdan emin olarak özgürlüğe salıverdim.
Eminim uçarken çok mutluydu çünkü artık her kuş kadar özgür olma sevinciyle.
Ve doğanın kendisine sunduğu doğal yaşama kavuşma mutluluğu ile yeni bir yaşama başlıyordu anılarımdan çıkmayan güzel kuş.