26 Mart Çarşamba akşamı , konferans vermek için Leymosun’a giden , Eski Cumhurbaşkanı Sn . Talat , konferans verdiği sırada , Altın Şafak Partisinin Kıbrıs’ta devamı olarak nitelendirilen ELAM örgütünün saldırısına uğradı .
     Elam örgütü , sağcı ve milliyetçi bir ideolojiyi taşımaktadır .
     Elam’ın bu saldırısı , ne ilk nede son olacaktır .
     Elam , her platformda , Kıbrıs Türk’lerini hedef almakta , üyeleri veya taraftarları  tarafından onlara saldırılmaktadır .
     Sn . Talat’ın , Leymosun’da bir konferans vereceği , hem kuzeyde , hem de güneyde haber olarak , medyaya düşmüştü .
     Buna rağmen güneyde gerekli tedbirler alınmadı .
     Sn . Talat :
     Konferans mahallinde Rum polisinin olmadığını söyledi .
     Bir de fikir yürüttü .
     “ Kasıt var mı yok mu bilemem ama belki aralarında aşırı sağcı Elam’a yakın polis subayları bile vardı …
     Sn . Talat , bu kanıyı , bir şey bilmeden söylemezdi .
     Muhakkak bir şey bilerek bu sözleri sarf etti .
     Elam , Yunanistan’daki Altın Şafak aşırı milliyetçi bir siyasal partinin adada devamı niteliğindedir .
     Kıbrıs’ta , şubesi olarak görülmektedir .
     Elam , Kıbrıs’ta yasal olarak kurulmuş bir örgüttür .
     Faaliyetlerini serbestçe sürdürmektedir .
     Ayrıca , Trodos Dağlarındaki , Maşara Ormanında da , eğitim kampları olup üyeler silahlı eğitim de yapmaktadırlar .
     Güneydeki yönetimler , ne bundan önceki , nede şimdiki yönetim , bu faaliyetlerin durdurulması için hiçbir önlem almadı .
     Siyasi örgüt olmanın yanında , bir de militarist bir güç olarak varlığını sürdürmekte ve buna da hiç kimse dur dememektedir .
     Maşara’da yapılan silahlı eğitim sonucunda oluşan vurucu güçlerinin hedefindeki düşmanları acaba kim ?
     Bu silahlı eğitimi, kime karşı yapıyorlar ?
     Bunlar EOKA B ‘nin bir devamı mı ?
     Niye bu örgüte ve faaliyetlerine karşı AB ve Kıbrıs’ı birleştirmeye çalışan güçlerin sesi sedası çıkmıyor ?
     Yoksa , birleşik Kıbrıs’ta , Elam , hazır güç olarak , Kıbrıs Türk Halkı için mi
yetiştirilip , eğitilmektedir .
      Elam gibi bir örgütün , Kuzeyde olmuş olmasını bir an için tahayyül edelim .
    Hristofyas’ın , Girne’de verdiği bir konferansta , salonu basıp , salona yanıcı madde atılsın .
    Vallahi dünyada, yer yerinden oynar .
    Öyle bir oynar ki , dünya , 10 şiddetinde bir deprem gibi bir o yana bir bu yana sallanır .
    Dünyadan ses seda yok .
    Sn . Talat’a yapılan saldırı , Tüm Kıbrıs Türk Halkına yapılmış bir saldırıdır .
    Bu böyle algılanmalıdır .
    Kuzeyde bu olayla ilgili olarak , sol cenahın bu olayı yorumlamasına bakıyorum .
     İşte  “ küçük bir olay .”
     “ Polis Md . görevden alındı . Bunun arkası gelecek “ yollu cümlelerle olay
örtbas edilmek istenmektedir .
     Bunun arkasında , EOKA teşkilatında olanlar da muhakkak vardır .
     Olayı Kıbrıs Türk Halkı için büyütmemeye çalışanlar ise :
     “ Bunların silahlı eğitimleri sadece , Türkler için değil , Rum tarafındaki solcular için de tehlike arz etmekte .”
     Bu açıklamalar , Kıbrıs Türk halkı üzerindeki muhtemel tehlikeyi azaltmaz veya küçültmez .
     Kim ne derse desin , Elam , Kıbrıs Türk Halkı için , EOKA kadar tehlikeli bir potansiyel güçtür .
     Hedefi de , Kıbrıs Türk halkını adadan sökmek ve adayı Yunanistan’a bağlamaktır .
     Yani ENOSİS .
     Bunu sadece Elam mı istemektedir .
     Hayır .
     Güneyde Hükümetteki Parti olan DİSİ de istemektedir .
     Bunu da nereden çıkardın demeyiniz .
     Vallahi bunu ben çıkarmadım .
     Kimin çıkardığını hemen yazayım !
     25 Mart ,Yunanistan’ın Osmanlı’dan bağımsızlığını kazandığı yılın yıl dönümünde DİSİ yöneticileri söyledi .
     “ ENOSİS kurtuluşun ispatıdır .”
     Anastasiadis , DİSİ’nin bundan önceki Başkanı idi .
     DİSİ , hükümette .
     Anastasiadis de görüşmeci .
     Bir az geriye gitmek isterim .
     Yıl 1967 , Yunanistan’da Cunta var .
     Türkiye’de Sn . Demirel yeni Başbakan olmuş .
     Yunanistan’a , Kırca Ali ve Dede Ağaç’a , Edirne’den giriş yapıyor .
     Oralardaki , ( Batı Trakya ) Türk’lerini görmeye gidiyor .
     Yunan Cuntasının lideri , Demirel’i sınırda karşılar .
     Resmi görüşmelere geçilir .
     Görüşmelerin bir yerinde , Yunanistan Başbakanı  , Demirel’e Kıbrıs’la ilgili bir öneride bulunur .
     “ Gelin Kıbrıs’ı bize verin , karşılığında da , Meis Adasını verelim . Kıbrıs Türk’lerini oraya taşıyın  .”
     Demirel, anında bunu reddeder .
     Daha sonra , Cunta adayı Yunanistan’a bağlamak için , adada darbe yapar .
     20 Temmuzun yolunu açar .
     Vasiliu , Cumhurbaşkanı .
     Bize biçtiği elbise :
     “ Türk’ler bu adada işgalcilerin geride bıraktığı 400 yıllık misafirdir .”
     Eh , misafirliğin de bir süresi olması gerek demeye mi getirdi  ?
     Bu son olay da göstermiştir ki , diğer konuları bir yana bırakıyorum .
     İki halk arasında , çok ciddi bir güven bunalımı vardır .
     Bu güven sağlanmadan , oluşmadan bir anlaşmaya gidilmesi halinde , iki halkı da çok büyük bir tehlike bekler durumdadır .
     Bu olayı ne kadar küçük bir boyuta çekersek çekelim , olayın altındaki boyut çok büyüktür .
     Bu ise , bizleri , 400 yıllık misafir olarak gören zihniyetin boyutudur .
     Adamların , adanın diğer ortağı olarak , bizleri içlerine sindirememiş olmasıdır .
     İşte , olayın boyutunun büyüklüğü burada yatmaktadır .
     Büyük geçmiş olsun Sn . Talat .