Tanrı, koca ulu Tanrı Tanrı iken bizim bildiğimiz kabul ettiğimiz dört kitap yolladı.
Her bir kitap bir önceki kitabın yanlışlarla / sonradan görülen yanlışlarla dolu olduğunun ve DİN dediğimiz Tanrı Kelâmının güncellenmesi olarak değerlendirilimeli değil mi.
Hal böyleyken nasıl olur / niye olur da siyasal bilgisini çok üst düzeyde zan ve kabul edenler 1970’li yıllarda söyledikleri sözden tek bir adım geri atmayı asla düşünmedikleri gibi aradan geçen bunca yılın her şeyi değiştirirken ağızdan çıkan sözün asla değişmezliğini inatla iddia ederler.
1970 Kıbrıs’ı ile 2023 Kıbrıs’ını aynı Kıbrıs sanmak kadar abuk bir sanı zor bulunur bir sanıdır insanlık tarihinde.
1970 delikanlısı, genç kızı 2023 yılında bastonla yürüyen torun sahibi bir haline gelmişken niye 1970 yılında söylediğini 2023 yılında da aynen tekrar etmek lüzumu hisseder.
Hayır bu his de değil bu çakılmış çividir tıpkı ilkokula gittiğimiz 1950’li yıllarda ezber ettiğimiz kerrat cetveli ( çarpım tablosu ) gibi.
Öyle bir şeydir ezber ki bırakın çarpım tablosunu ‘‘ Euzu billahi mine şeytanı racım ’’ diye başlayıp bitirebilir 1950 lerde ilkokul öğrencisi olup da din derslerinde ‘‘ dua ’’ ezberleyenler.
Kerrat cetvelinin, sure ve ayetlerin, kimya formüllerinin ezberine itiraz etmek akılsızlık olur ama bunların ve bunlara benzeyen birkaç şeyin dışındaki ezbercilik insanı ve insanlığı dumura uğratır.
1950’lerde EOKA örgütü ve dini lider Başpiskopos Makarios’un üstün gayretleri ile ENOSİSİ ezberleyen Rumların ( bu arada kime / kimlere Rum dendiğini de parantez içinde hatırlatmakta, bilmeyenlere de öğretmeye çalışmakta sakınca yok, RUM  Anavatan Yunanistan dışında kalmış Elen demektir, Amerika Rumları, İstanbul Rumları, Kıbrıs Rumları gibi ) bu günlerde, özellikle de AB üyeliğini kaptıktan sonra enosisten vaz geçtikleri çünkü dünya üzerinde / AB – BM ve dahi FİFA – UEFA gibi çok çeşitli devletler arası kuruluşlarda bir yerine iki devletle temsil edilmenin çok daha pratik ve sorun çözücü / sorun çıkarıcı etkisi olduğunu görmüş anlamış ve uygulamaktadırlar.
Kıbrıs  sorununun çözümü yolunda KC’nin tutumundan emin olan Yunanistan’ın ben çözümden yanayım diyerek Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışması ve ne yazık ki bu ahlak dışı yöntemin devletler arası diplomaside işe yaradığı / yarayacağı da görülmektedir.
Kendileri Yunanistan ile tam bir stratejik ve taktik bütünlük içinde tek ağızdan çıkar gibi ve fakat göstermelik olarak biri ağız diğeri de o ağızın mikrofonu olan Rum / Yunan ikilisine karşı da Türk ve Kıbrıs Türkü ikiliğinin ağız birliği gönül birliği boyun borcumuzdur.