Gündem zoraki olarak eğitim öğretim mi oldu.
Şu kadar oy aldıkları için eğitimi planlama hakkını kendinde görenlere soralım o zaman, eğitimden ne anladıklarını.
Sakın yanlış anlaşılmasın seçildi diye, bakan oldu diye eğitim hakkında bilgili donanımlı olmaları bir zorunluluk değildir.
Seçilenler neyi bilmediklerini bilmeye niyet ettikleri gün siyaset kurumu için ufukta ışık belirebilir hatta eğitim bakanı bile eğitim hakkında bilgili donanımlı olmak mecburiyetinde değildir.
Eğitim ve öğretim ve onların planlanması konusunda bilgili donanımlı olması gerekenler, KKTC deki adı ile talim terbiye kurullarında görev alanlar, müsteşar ve müdür beylerdir.
Peki onların bilgi ve donanımına kim kim kefil olacaktır.
Hepimiz de biliyoruz ki hükümetler, KKTC hükümetleri müsteşarlık, müdürlük gibi eğitim bilgi ve donanım gerektiren makamlara liyakatlı olanları değil sadakatli olanları getirmektedir ve bu sadakat da partiye ve hatta bakan beye sadakatten ibarettir.
İşin bakanlık ve hükümet tarafı böyle de öğretmen tarafı nasıl.
Devletin öğretmenleri, branş öğretmenlerini eğitim ve öğretim alanında çağdaş gelişmeleri yerinde incelemek için, Ankara’ya, Brüksel’e, New York’a burslu olarak göndermedikleri malûm, ve fakat öğretmenlerin de böylesi talepleri olduğunu en azından ben duymadım, beri yandan bankaları da olan öğretmen sendikalarının bu eksikliği gidermek için burs vermesi ve olanaklar araması yaratması gerek miyor mu.
1974 sonrasında, hadi 1983 sonrasında diyelim öğrencilerle bir anket çalışması yaparak öğrencilerin nasıl bir okul, nasıl bir eğitim öğretim istediklerine dair bir çalışması var mı ilgili bakanlığın ve sendikaların.
Nedir öğrenci hakları diye sorsak ilgililerin yanıtı var mı. Yoksa ilgililere göre öğrencilerin hakkı olmaz görevi olur o görev de ders çalışmaktır mı.
Çalışsınlar iyi de bırakın lise mezunlarını üniversite mezunlarının bile yoğun bir şekilde istihdam sorunu yaşadığı bu ülkede laf ile çalışma mı olur.
Eğitimi ve geleceği tartışmayan bir siyasal zihniyet ile karşı karşıya ülkemiz.
Ortamdan ve günden sorunlardan çaresizliklerden sıkıntılardan ders almayan, almak niyeti de olmayan bir siyasi zihniyetin çıkardığı çıkaracağı kanunlar ile ne olabilir ki.
Eğitim öğretimin yetkili makamlarında oturanların, oturtulanların eğitim ve öğretim konularında etkili olmalarını beklemek boşuna bir beklenti değil midir.
Ülkemiz koşullarından ve sorunlarından ders almayı öğrenmelidir siyasi zevat.