Buz tutmuş karanlıklarda yaşamak için ölümüne boğuşurken insan, sendin politeizmin mitolojik ateş tanrısı Prometius, sendin insanlığı ateşe kavuşturan ardından Uygarlığı ateşleyen kahraman.
Ateşten yoksun iken insan nasıl yaşamıştı çırıl çıplak buz kesmiş bir dünyada, nasıl ömrünü sürdürebilmiş böylesine zor koşullarda insan.
Ve soyunu devam ettirmeyi başarmış bununla yetinmemiş kendini yüceltmiş.
Bunu anlamak gibi hayal etmek bile zor gelir insana.
İnsandan gayrı canlıların, akıl dışında her türlü donanımı sağlamıştır doğa.
Gelişleriyle dünyaya.
Ne yiyeceğinden ne giyeceğine, nasıl üreyeceğine kadar.
Mücadele silahları bile doğadan.
İnsanınsa tek bir silahı var: AKIL...
Akılda doğuştan kaim çareler yok sadece tecrübe etmeyi emreder insana AKIL...
Tecrübe esnasında yapacağı her hatanın bedeli ise ölümdür insana çoğu kez.
İşte insan öğrendiği her bilgiyi ölüme karşı savaşarak elde etmiş trajik bir varlıktır.
Bir de üstüne üstlük tarihi bir misyonu daha var insanın...
Bu kadar meşakkatla öğrendiği her bir doğru bilgiyi geleceğe aktarmak.
Ateşin keşfi en büyük hamle olmuştur uygarlığın gelişmesi adına.
Belki de bu kadar önemli olan bu keşfi tanrıya atfetmeyi uygun bulmuş mitolojiler.
Tıpkı Yunan Mitolojisinde ateşin keşfinin PROMETİUS’A atfedildiği gibi.
Ancak kanımca medeniyeti yaratan tüm keşiflerin de icatların da gerçek sahibi insandan başkası olamaz.
AKLIN SAHİBİ İNSANDIR UYGARLIĞI YARATAN.