Keşifler ve icatlar, insanlık tarihinin bu önemli kavramları insanlığın ihtiyaçlarının sonuçları değil midir.

İhtiyaç meraka, merak araştırmaya düşünmeye ya da düşünmeye araştırmaya yol açar ve bu bir devri daimdir.

Öteye daha öteye gitmek ihtiyacı değil midir ayakkabı ihtiyacını doğuran ve sonuçlandıran.

Yakın çevrede taşta kayada topraktakileri avlamanın yetmemesi insanın yiyeceğini havada suda aramaya başlaması ihtiyacını ve bu da ok yay ikilisi ile olta ihtiyacını akla düşürmedi mi.

Sal ya da kayık, kara parçası insana yetmez olunca bir ihtiyaç olarak gelmedi mi insanlığın huzuruna ve bu da nehri gölü denizi aşmaya ihtiyacını doğurmadı mı insan zihninde.

İhtiyaç topluluk halinde yaşıyor olma vaktinden başlayarak toplumsal bir gerçeklik haline gelmiştir.

İnsanlık tarihi boyunca toplulukların, kavimlerin halkların ve milletlerin en önemli ihtiyaçları güvenli ve sağlıklı bir gelecek değil midir.

Ve yine tarih boyunca adı devlet olsun ya da olmasın, otoritenin ( evet kabile reisi de, derebeyi de, kral ve padişah ve dahi demokrasi ile birlikte bakanlar başbakan, cumhurbaşkanı otorite değil midir ) devletin neredeyse var oluş gerekçesidir milletin yarınından endişe etmeden güvence içinde yaşaması.

Hal böyleyken bizde çeşitli boyutlardaki otoriteler, sendikalar, örgütler olsun, partiler hükümetler cumhurbaşkanları ve meclisler olsun her hangi bir otorite yarınımıza dair bir güvence verebiliyor mu, vaz geçtim güvence vermelerinden yarınlara dair günde bir, evet koca günde bir tek dakika düşünüyorlar mı.

Düşünüyorlar olsalardı bu gün bu halde olur muyduk.

Misal : bir süreden beridir 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti KURUCU ANAYASASINDAKİ MUKTESEP HAKLARIMIZDAN söz eden Cumhurbaşkanı Tatar, bu müktesep haklarımızın ne olduğunu, hangi maddeler tahtında müktesep hak olduklarını kime / kimlere ne zaman anlatacaktır, AB yetkililerine konu hakkında 1960 Kurucu Anayasa’nın ilgili maddelerine atıflarda bulunarak mektup yazmayı düşünüyor mu.

Ya da bütün KKTC partilerini toplantılara çağırarak 1960 Kurucu Anayasayı, yerli ve Türkiyeli ve dahi uluslar arası anayasa hukukçuları ile tartışma ve iş birliği halinde kristalize etmeyi aklından geçiriyor mu.

Yine misal : şimdi hükümet olanlar ve şimdi muhalefet partisi olanlar bu gün henüz doğmamış çocukların beş yıl sonra karşılaşacakları okul ihtiyaçlarını düşünüp saptayıp çözüm planlıyorlar mı.

Üç yıl beş yıl sonra halk hangi sağlık sorunları ile boğuşmak zorunda kalacak diye düşünüyorlar mı diyecektim ki iç sesim isyan etti, bu gün ilaç yok bay Cumhur diye.

Yarınlarda ihtiyaçlarımız olacaktır ve  DEVLET yarınki ihtiyacı bu gün düşünmek zorundadır.

Eğer düşünmüyorsa…. Düşünmüyorsa da devletçilik oynamaktadır siyasiler