Nereye ev yapılmaz, yapılmamalıdır ve giderek yapılamaz.
Bir değnek ki bir ucu tertemiz.
Ev oluşan oluşturulan sevgi saygı çerçevesinde var olan bir kavramdır ve asla satılmak için yapılmaz.
Satılmak için yapılanların adı konut olur ve çoğu zaman ve çoğu kat kat apartmandır ya da lüks villa rezidans !! malikâne gibi isimlendirilir.
Değneğin müteahhit ya da kâr daha çok kar ucu temizlik nedir bilmez, paranın kiri sabun tutmaz çünkü.
Evet yazımın derdi imar planı.
Siyaset bir an önce KKTC genelinde ve katı olarak ve dahi katiyetle uygulanacak bir imar planının bilimsel yöntemlerle ve gerekirse Türkiye, AB ülkelerinden davet edeceği uzman mühendisler ve bilim adamlarının da katkıları ile hazırlanmasını sağlamalı ve uygulamaya koymalıdır.
Siyaset kurumu eğer bunu yapmayacaksa kendi gereksizliğini kabul ve ilân etmiş olur.
Ülke topraklarının sınıflandırılması da gereklidir hatta boyun borcudur.
Tarım arazileri hiçbir koşulda yapılaşmaya açılmamalı ve yapılaşmaya müsait araziler saptanarak halkın kullanımına açılmalıdır. Bunu yaparken de hükümetler inşaat bölgelerinde aşırı kazanma hırsını denetleyecek tedbirler almalı ve bir yandan imara açacağı bölgeleri saptarken bu bölgelerin alt yapı yatırımlarını üstlenmeli ve okul hastane sağlık ocağı spor tesisi çocuk parkı yetişkinler için hayat alanlarını rezerv araziler olarak kamulaştırmaldır.
İki damla yağmurun sele dönüşüyor olmasında siyasetin planlı şehirleşmeye önem vermemesi kadar KKTC mimar ve mühendislerinin, şehir ve peyzaj mimarlarının konunun takipçisi olmamaları da sebeptir.
Daha geç ve hatta çok geç olmadan İMAR YASASI VE PLANLAMASI çalışmaları ilgili meslek odaları, halkı düşündüğünü iddia eden partiler ve anayasal örgütler ( ki bunlar kendilerini yanlış bir isimlendirme ile STÖ olarak adlandırıyorlar ) anayasal örgütlerin hükümet / hükümetler üzerinde oluşturacakları amansız ve ardıcıl baskılar ile sağlanmalıdır.
Siyasal partiler ile müteahhitlerin sıkı fıkı ilişkilerinin çok daha etkilisini araya çıkar sağlama / haksız çıkar sağlama yanlışını katmadan oluşturmak meslek örgütlerinin ve halkın acil görevi olmalıdır.
Planlanmış şehirler ile yaşam kalitesi de ortaya çıkmaya başlayacaktır.